İnsanlar neler için hayal kurar?
Hadi sizi yormayayım, yine kendim cevap vereyim. ‘’Yanlış! ’’ derseniz sesiniz çıksın ben de doğrusunu öğreneyim.
İnsanlar ihtiyaç duyduğu ama ulaşamadığı, ulaşılması zor veya imkansız olan şeyler için hayal kurar. Öyle ki bu bazen aşk derecesinde ileri boyutlara ulaşır.
Bol bulunan ve ihtiyaç duymadığınız şeyler için hiç hayal kurduğunuz oldu mu? Hiç hava depolamak için hayalinizde planlar yaptığınız oldu mu? Bir de havasız bir yere kapatıldığınızı düşünün. Orada kurtulmak için ne hayaller kurulur.
Çocuk doğar doğmaz memeyi arar. Su kaplumbağaları yumurtadan çıkar çıkmaz denize doğru koşar.
Çünkü yaşamak için ihtiyacı olan onlardır. İhtiyacına ulaşınca susar, ulaşamayınca ağlar.
Demek oluyor ki, ihtiyaç insanın bilincinden önce gelir.
Ağlamak muhtaçlıktan kaynaklanır, muhtaçlık bilinç dışından gelir… Yani genlerinde ‘kot’lanmış halde bulunur. Merak, haz duygusu, korku, acıma insanın özünde vardır.
Bilinç kazanıncaya kadar ve bilinç kazandıktan sonra da büyük ölçüde, bilinçaltımızca yönlendiriliriz.
İşte insan bu ihtiyaçlarına göre bilinçaltı tarafından yönetilir. Yaşamak için canlıların bilinçaltı onun aküsü gibidir. Bilinciyle bilinçaltını biraz da olsa kontrol etmeye çalışır.
Hırsızlık, hırs, öfke, utanma, yalancılık, başkalarına yaslanma gibi şeyler sonradan öğrenilmiştir.
Sonradan edindiğimiz bilinçle bilinçaltımızı kontrol etmeye çalışırız.
Burada biraz gerçek biraz da tasarlanmış hayal bir araya gelince, davranışlarımızı kendi ürünümüz zannediyoruz… Yalnız ben mi öyleyim bilmiyorum ama, ben öyleyim yani…
Ben de kitaplarına içini döken adamlardan alıyorum bu bilgileri, vahiy yoluyla gelmiyor… Mesela, ‘’Muhtaçlık durumundaki insanlara bir gözlük takılır. Gözlük kişinin bir parçası haline gelir. Bu gözlük ile bakanlar seçimlerinde özgür olduklarını sanırlar. Hatta gözlüğü kendi gözlükleri sanırlar.’’ Diyen Jean Cabut gibi hayatını bu işleri araştırmakla geçiren adamlardan alıyorum.
Yine Althusser ‘’İdeoloji, gerçek ile kurulan hayali ilişkinin tasarımıdır.’’ Demiş. Yani hayal ile ideoloji ana kız gibi birbirine yakın.
Daha bilinçaltıyla yaşamaya çalışan bebeler bunun için önemlidir. İlk bilinçlendirme o küçük beyinlerden başlar… Yani ilk gözlük alıştırmaları o yaşlarda başlar. Benim babam da daha üç yaşımda sabahları yatakta başlamıştı bana sureleri ezberletmeye… Artık o gözlüğü benimsedin mi otoritenin işi kolaylaşır. Cinsel eğitimimiz, kan davasına hazırlanmamız, nefretimiz, ötekileştirilenlere karşı tavrımız, militarizme hazırlanmamız, hayvanları boğazlamamız, damgalanan insanlara karşı kinlerimiz… İşte hep o yaşlarda, o gözlüklerle bakarak öğretildi, o gözlükleri benimsedik. Anamızı babamızı seçme şansımız olmadığı gibi gözlüklerimizi seçme şansımız da olmadı. Böylece otoritenin birer aracı olarak hazırlandık hayatımıza…
Tek tük de olsa itiraz eden çıkabilir bunlara ama, gerçek sırıtır altından…
İdeolojilerde kumanda her zaman otoritenin elindedir. Otorite her zaman kendini ideolojinin dışında tutmaya çalışır ki, kendine karşı gelişecek ideolojilere yasak koyabilsin. Çünkü artık kendi ideolojisi içinde yüzen insan onun ideolojisini göremez. Hangi göz kendisine dışarıdan bakabilir. Bakamazsa nasıl kendini görebilir? O yüzden bu gün o ideolojinin içinde olanlar, ideoloji deyinde hemen muhalefetin ideolojisini görürler. Kendilerini ideolojinin dışında gördüklerinden, ideolojilere kötü gözle bakarlar. Bu da karşısındakine doğrudan bir ideolojik saldırıdır.
Bu kültür de genler gibidir. Kültürle edinilen bu reflekslere ’mem’ adı verilmekte.
Kademe kademe, belli bir hiyerarşi piramidinde bu gözlükleri takanlar birbirlerini kontrol ederek mevcut otoriteye hizmet ederler.
İşte bu gün bizleri birbirimize düşürüp, dünya halklarını emekçilerini kana bulayan, milyonlarca çocuğun açlıktan ve şiddetten ölümüne sebep olan kadın cinayetlerini haklı gösteren bu gözlüklerdir. Bu sıkıntılardan kurtulmak için, yeni bir dünya yaratabilmek için bakışımızı değiştirmemiz, o yalancı gözlüklerden kurtulmamız gerekir. Bunun en güzel yolu düşünerek davranmak, konuşulanları iyi tartmak, aklımıza yatanı tanımak, kısacası kendi kişiliğimizi kazanıp kendi kişiliğimizle davranmaktır.
Siz siz olun başkasının aracı değil kendiniz olun… Hoşça kalın.
Kayıt Tarihi : 31.3.2015 00:33:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mehmet Halil](https://www.antoloji.com/i/siir/2015/03/31/muhtaclik-durumu-ve-hayaller-duz-yazi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!