Bir köprüde karşı dağları çizerken kalemim.
Köprü kopup sulara karıştı.
Arsız sularda yüzerken bedenim.
Aklım başım senle dolup taştı.
Seni nasıl gördüğümü bilseydin.
Göz perdeni, kaldırıldı sanırdın.
Kalbime ördüğümü dileseydim.
Eksiği kapamakta zorlanırdın.
Baş başayız bir kapının önünde.
Bir kütüphane gibi,
Bir raf içi gibi,
Doğmak için yer arıyorum.
Cahil ağıtlarında.
Doğduğumda belgem yerine.
Anlamadım, mahşere mi erdik.
Etrafıma uğramıyorsun.
Kıyamete kadar dedik, sen de biliyorsun.
Anlamadım, mahşere mi erdik.
Biz sona mı erdik?
Kendimi tasvir ettim mektubumda sana.
Bir sana hayranım dedim, bir rakı masana.
Kulakların mı duymuyor beni anlasana.
Bir postacı kadar yaklaşamadım yan masana.
Karşılık mektubunu aldım elime.
Nedir ayakkabılarımı parçalayan koştukça.
Rüzgârı koşturtan sensin.
Nedir bu bir yerlerden gelen kaynağı sesin.
Bülbüller öter, kuşlar cıvıldar, en güzel şarkılar sensin.
Hep yürüdüğüm yolda bank eksiltmişler;
Göz ağrım kalmış bakkal kenarında.
Oturduğumuz banka da zam gelmiş.
Üç kuruş kalmamış cüzdanımda.
Bu güzel gök altında niyeyse.
Fotoğraflarda artık;
Ağlıyor gibi çıkmıyorum.
Gözlerim müşkül kaldı.
Yüreğim yüreğine daldı.
Beni bir düştür aldı.
Seyretmekten bıkmıyorum.
Biz elimizi yüzümüze götüremezken.
Ölülerimizi taşıyan araçlarla geçtiler.
Evlerimizin önünden.
Tetiği yâr gibi okşadığımız günlerin hatırına.
Gök güzellikler verdi özünden.
Bir gece vakti ansızın;
Bileklerimden kanlar akacak.
Azrail, bu bitap kansızın:
Canını büyük zevkle alacak.
Ölüm beynimde kaldı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!