Halilürahman gölünde
Yakmayan ateşin şehrinde
Adını bilmediğim bir ağaçtan
Sesiz bir nehir akıyordu
Bir gamlı hazân göl kenarında
Omuzlarına sinmiş kohne hanın nefesi
Gözlerin, benekli duvarların kapanmaz yaralarında
Hangi kapı çıkar aydınlığa bilinmez
Sal kendini dibinde akan suyun serinliğine
Ve güneş yine batıyor akşam oluyor.
Akşam kızıllığında gün batıyor.
Ömürden, gönülden ve
günden gitmenin adıdır gün batımı..
Hasat Zamanı
Susuz Kıraç uzak bir köyde
Akşam oluyordu bozkırların içinde
Bir yıl boyu beklersin
Hasat zamanı rızkını ararsın
Eskisi gibi zor olmazdı …
…
Kuzeyden güneye
Batıdan doğuya
Annelerin duasını duymak
Onlara huzur getir
Onlara huzur getir
Kanatlar aşka uçmak içindir.
Ateşe doğru kanat çırpan bir âşıktır
Aşka uçarsan kanatların yanar
Aşka uçmazsan kanat neye yarar?
Tuhaf zamanları yaşayan karanfil gibi
Biz kaldık ortasında hayatın , bir de dağ karanfili
Hüznün dolduğu bir zamanda dağda açan karanfil
O zaman Karanfil yüreklilere selam ...
Kalpleri, ruhları ve düşünceleri ısıtan mis kokulu kırmızı çaylar...
Kitaplar tıpkı çaylar gibi kırmızıymış
Kitap okunmuş, çay içilmiş...
Yollar yürümüş, şehirler dolaşmış,
Çay içilmiş, kitap okunmuş....
Ve çaylar gelmeye hep devam etmiş..
Bilir misin köylerde akşam olunca
Çekilir el ayak ortalıktan
Bir hüzünlü ay doğar , karanlığa
Çoban sesleri , köpek sesleri...
Kulak verdin mi Kavala?
Sıcacık bir kuş yuvası
Sevgi dolu, sıcak ve huzur verici.
İçinde umut çırpınacak kanatlar
Güven dolu, sevgiyle örülmüş bir yaşam öyküsü başlayacak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!