Dünyâya heves etme değil çünkü yerimiz
Mevlâya erenlerle ezelden beri dostuz
Hallâcız o menzilde yüzülsün şu derimiz
Biz ki o zikirhâneye serdikleri postuz
Hilmî
Ne elem ki acı saklı özü sahte gülüşümde
Bir acayip yaşamak var yüzü mahzun ölüşümde
Soruyorsun dolunaydan nasıl olsun ki şu mehtâb
Kader ağlar keder ağlar ayı her bir bölüşümde
Gecelerdir seranatlar delirip de saçağında
Şeb-i yeldâlarım vardır benim her şeb pür-cefa
Birin koynunda binlerce tereddüdler saklıdır
Veren vaktin içinde vakt sana eyler bin safa
Bakarsın ki sücûd içre teseccüdler saklıdır
Bu leylin aslı aydınlık senin-çün bil kıymetin
Misli yoktur şâhımın
İsmi tektir mâhımın
Savtı varsın âhımın
Şâhım Abdulkâdir’e
Dergehinde gül diker
Yine düştü gecenin rahmine bir puslu güneş ki
Hani her sâniyesinde seherin sancısı gürler
Uyanıp affa en âlâ demi engin boyu aş ki
Açılır perdeli gözler de apansız gülüşürler
Dalıp en kuytu hayâle bir alem dik kökü dilde
Ben kadem bastım ki arza arş günâhtan titresin
Gül sükût-i tevbedeyken bülbül âhtan titresin
Bir sürü rabler kilit tutmaz gönül Kâbe’ndedir
Sen Halîl ol baltayı vur put ilâhtan titresin
Nedâmetle yanar bağrım cehennem-veş ezâdır
Halâs eyle azâbından rahîmlerden Rahîm'sin
Ki deryâsında eşkin gasl olunsam da sezâdır
O gassâlim sen ol yâ Rab rahîmlerden Rahîm'sin
Ne çok yaş olsa çeşmimde günâhım tâhir olmaz
Ulucami minaresinde bir güvercinim
Bütün maneviyat kanatlarımın altında
Bursa'dır yalnızca gönlüme vurulmuş perçinim
Uçamam başka şehrin semasında bağrında
Düşse perçemimden bir tüy salınarak iner yere
Akrep ile yelkovan on ikiyi sollamış
Güneş gittiği yerden mehtabı yollamış
Her şey sessiz sedasız, yok kımıldayan
Yalnızca bir asker var karanlıkta kayan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!