Tam güneşin battığı yerde silüetin
Biliyorum, gece bile silinmeyen gölgeler vardır
Fezaya düşer karanlığı dünya denen eziyetin
Kendinden büyük, dünyalar kadardır
Aramıza girdin, güneşi tutuldu ukbanın
Med-cezirden öte Nuh'un tufanına hamilesin
Eren cânânına bilmez ki cânın kıymetin hiç
Olan sermest bilir mi zehr ü şerbet işretin hiç
Verilse şu cihânın tâpusu yokdur gözünde
Göğü seyreyleyen görmez türâbın servetin hiç
Her ne varsa şu cihânda anda buldu ilk vücûd
Âdem'in rûhundan içre âna eylendi sücûd
Hulk-i ahsendir efendim anda mesken tuttu cûd
Âdem'in halkinden önce şah nebîdir Mustafâ
Sidresinde Rabbinin mihmânıdır pîr-i rusul
İmtihân etse seni korkma belâlarla Celîl
Zor suâli her muallim gözde tullâba sorar
Hep karanlıklar çökertse üstüne etse zelîl
Gözdenin akl-ı selîmi râhı mehtâba sorar
Hilmî
Bir sadâ kulağımda, önce buğulu ve derin
İnletiyor sonra altıyla üstünü yerin
Feryat feryat çınlatıyor bulutları
Anlaşılmakta ki bu sesidir kederin
Erdi mevlîd-i şerîfin erdiren Rabb'e şükür
Hoş safâ geldin getirdin yâ Muhammed Mustafa
Hubb ile var etti nûrun etti gark hubba şükür
Hoş safâ geldin getirdin yâ Muhammed Mustafâ
Sen Rahîm'in evvelâ var ettiği pâk nûr isin
Yok mu hasbam senin, altıncıya imanın
Dür perdeyi, levhi gör, O'ndan gelir her bela
Tırnağı kırılmış da şımarık nanemollanın
Feryad üstü feryad, sanki sende Kerbela
Hürriyet bileti ölüm, ey zindanın sakini
Üzerleri örtülü tabutlar ardiyelerde
Unutturur mu hiç bana son durak toprağımı
Kim tutar ki fatihamın ilk okunduğu yerde
Kayan loş yıldızımı, düşen sarı yaprağımı
Nasıl unutuyorsunuz burnunuzun dibinde
Hak yolunda ger ararsan menzilin
Yol onundur iz onundur var ona
Çök önünde sıdkın ile vur dizin
Parçalanmış diz onundur var ona
Evvelâ teslîm-i Hakda namlı ol
Üç beş saniyede vermez geceler şafağın renklerini
Bilirsin kusar gündüzü gecelerim atar yabana
Zehirlİ sarmasiklar indiremezken göz kepenklerini
Papatya çayı huysuz uykularımı vermez ya bana
28 Aralık 2020
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!