El diyardaki garip sevgiliye varmanın,
Tek yolu denizleri aşmak mıdır?
Ruhunun derinliğini anlamamda,
Engel değil midir nilüfer bedeni?
Ya da ruhumu sahibine açmada
Zindan değil midir vücudum?
Masallar âleminde ne de kusursuzdur aşk hikâyeleri
Tatlı çetrefilli zorluklarla süslenir vuslat önceleri
Ne seven yorulur sevdiğinin nazından
Ne de sevilen cefa çeker sıladan
Gözleyen ve gözlenen bir karede görünür.
Hayat dediğinde kastettiğin;
Sıcak bir yaz gününde delice eğlenmek mi?
Yoksa mendil satması mı bir çocuğun,
Yalın ayak ve topraklı elleriyle..
Şımarık, zengin çocuğun araba sevdası mı;
Okuma hasreti mi çocuk işçilerin?
Mercan kayalıklara hiddetle çarpan dalgalar
Hal diliyle "elveda" diyor kıyılara
Martı iniltileri, hasret namelerini seslendiriyor,
Mehtap şuasında kaybolurken güverteler.
"Hoşçakalın denizciler!"
Kasvetli günler bizi bekliyor..
Her yağmur yağdığında
Bir müzik sesi gelir kulağıma
Sımsıcak ve içten..
Damlalar ıslattıkça bedenimi
Yüreğime işler huzur nameleri
Ve sırılsıklam âşık olurum fezaya..
Zeynep bugün şöyle bağırdı, ey gencecik annem!
Ali’nin başı şimdi yarıldı, kimsesiz babam!
Anneme gusül gece verildi
Kardeşlerimle ben su getirdik
Ağlamamak bu gece çok zordu
Bu sabah, uyandım; içimde sanki meltem esti
Tam da bugün hayatımdan koca bi çeyrek asır geçti
Kalbimi yâre adamalıydım, kaybolan senelerde
Ben yıllarca vefasız kapılarda, ruhumu satmayı seçtim
Düne bakıyorum, yanıyorum, hayat böyle geçer sanıyorum
Aşkın hakikatini beyan ederek tüm kalbimle
Kâbusundan uyandırmak isterim bir sarhoşu
Abidlere göstererek Leyla'nın perçemini
Riyadan arındırıp Mecnun kılmak isterim
Kuşatmışım dört bir yanımı
Zindanım!
Ve tutsağım
Efsunlu bakışlarımda fezaya
İs kokulu yalnızlığımla
Sıkışıp kalmışım boşlukta
Huseyn canem Huseyn
Nasıl unuturum, Kasım'ımın amca sesini
Nasıl unuturum meydandaki ayak izini
Nasıl unuturum, Ekber’imin doğrandığını
Nasıl unuturum, Parçaların toplandığını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!