Ben Huseyn’in şirin kızı
Rugayye’dir benim adım
Kucağımda uyuturum
Babamın kesik başını
Amcam Fırat’a giderken
Ayak basılmamış kar taneleri kadar beyaz teni
Vadideki kardan adam kadar da yalnız
Ve çaresiz güneşe karşı zeytin gözleri
Tutulası elleri naif bir temas bekler gibi
Yolunu kaybeden bir seyyah tarafından..
Yarı yolda adam bırakmazsın sen
Çünkü bu güzelliğe gitmek yakışmaz.
Bırak zaman gitsin, mekân gitsin
Ay ve Güneş gitsin ama sen kal
Çünkü sen kalırsan,
Yitenler bu gönlü acıtmaz.
Bir dermanın derdine düşmüşüm ki sorma,
Bu ayrılıkla her acıyı tatmışım..
Durak durak gezdimse de sokakları
Gizlenen o yâri bulamamışım, sorma..
Ne de sancılı bir oyunmuş bu saklambaç,
Hadi durma isyan et
Başına çorap örenleri pişman et
(Hadi) Sabretme kıyamete kadar
Zalimlere bu dünyayı zindan et
(Hadi Durma!)
***
Kâğıt kalemle dost gibi yaşadım senelerce
Hecelerle her haykırışımı susturdum
Mısralarımla ağladım, kafiyelerimle yas tuttum
Her defasında derdimi anlattım satırlara..
Öyle ki; yer yer kalem bile yoruldu benden
Sayfalar bile gönül koydu halime
Bir gün bakalım gökyüzüne
Dolunay benim, yıldızlar senin paylaşalım.
Papatyalar üzerinde uzanırken
Sevdamızla mehtabı kıskandıralım
Sen baharı müjdele bana
Düzen kurabilmek için düzeni yıkmak gerekir
Mazlumu ezen zalimin canını sıkmak gerekir
Zaman acıyla sancıyor bir zorbanın elinde
Müebbet yazılan kaderde fezaya çıkmak gerekir
Yazık kalem ne yapsın, çırpınırken kırbacım
İnna lillah ve inna ileyhi raciun
Gökler gamlı kan ağlar huseyne bugün
Zeynebin sesi, Esger nalesi
Rubabın gamı, kalpte namesi
Dalgınlığım itinasızlıktan değil,
Fazla sevmekten bir güzeli..
Geceleri yürümem gezmek için değil
Bulmak için yârin seher bakışlarını
Sahi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!