Allı pullu mezar taşlarını geride bırakır gidersin
Mezarlığın en kuytu noktasına...
Mermerden çevrilmemiş onlarca mezar
Kiminin kabir tahtası bile yok, kayıp belkide...
Adı sanı unutulmuş besbellli...
Yeni mezarlar açılıyor; kimsesiz birini almak için içeri...
"Unutma beni"derken; gözlerim ağlıyordu,
Bir hüzün bulutundan alevler yağıyordu
Artık sensizliklerde ıslak kalacak olan
Gözpınarımda hüzün gözyaşı sağıyordu...
Her yağmur tanesinde seni ararım artık
Sevdanı mızrap yaptım gönül telime
Telleri titrek kaldı, sen ayrılalı...
Saçlarımda gezinen eller, kaybolunca birden
Telleri yetim kaldı, sen ayrılalı...
Rüzgarlara bıraktığım gönül telimi
rüzgarlar
aah bu rüzgarlar
hasret kokularının hamalları rüzgarlar
nelere hamallık edipde yüreğimi dağlayan
gönlüme hasret ekip seni filizleyen rüzgarlar
başak başak biterken yüreğimde hasretin
yürürüm izlerinde
gözlerimden akan yaşların...
sen bilemezsin ki bir tanem
içimdeki yaranın sebebi,
o güzel bakışların...
doyumsuzluk,
İnatçıyım...
Kaybolmayacağım nefeslerinden,
Gitmeyeceğim gecelerinden,
Silüetim esir alacak ruhunu...
Asılı kalacağım; düşmeyeceğim
Islak kalan gözbebeklerinden...
İhtiyar balıkçı...
Dün…
Faroz sahilinde;
Sıcacık taşların üzerinde oturmuştum
Martıları seyrediyordum…
Tavan arasındaydım bugün...
Üzerinde toz bulunan hatıralar gördüm
Sararmış fotoğraflar, kopmuş film kareleri vardı..
Fakat; hepsi sevda kokuyorlardı...
Henüz ellerimin sıcaklığı kaybolmamıştı;
Küçükken çevirdiğim topacımın kabarasında...
Karanlık gecelerin gizemine terkettim
Islak ve siyah izlerini; anılarımın
Işıklar bile aydınlatmıyor, katran karası gibi
Kaldırmıyor yükünü kaldırımlar; acılarımın...
nöbetteyim
bir nefesin nöbeti bu
gideni beklemem artık; terketmiş beni
geleni içimde besleyeceğim içimde; gidene kadar
gökyüzünde beyaz bulut mu olurlar
yaz gününün sıcağında; soğuk soğuk
Dost yüreklere merhabalar