Bir bahar sabahını
Sesleri müjdeler kuşların
Yüreklere oluk oluk yaşamak katar
Küçük kalplerde taşan sevgi nağmeleri
Çalgısız şenlik yapar baharın gelişini
Hoş çakal Ankara
Hoş çakal ey düşlerimin kabri
Şubat ayazına maruz kalan şehir
Kim sorgular seni
Şubat ayazıyla bütünleşen
Mat renkli apartmanların iticiliğini
Ortasındayım büyük bir şehrin
Çıldırmamak elde değil
Arabalar
Düşlerimi önüne katmış kovalar
Ezilir düşlerim
Döndük işte yeniden başa
Bırakıp hatıraları bir kenara
Ve biriktirip yığın yığın
Bir rüzgâr gibi geçtik
Zamanın üstünden
Acılar sevinçler savurarak ardımızdan
Geçiyorum bir rüzgâr gibi
Üzerinden Ankara
Ne gülüş ne ağlayış duyuyorum senden
Kaçıyorum bir firari gibi.
Ne çocukluğumu istiyorum ne gençliğimi senden
Sarı ışıklarını değdirme gövdeme yeter
Gecenin içinde eriyordu bakışlarım
Bir hayal beklerdi karanlığa açık kucağım
Yağmurlu bir rüzgar dolardı sonra
Basardım bağrıma ana gibi yar gibi
Isıtırdım içimde
Biraz hasta olurdum sonra soğuktan değil
Gittin kara tenli adam
Gittin dün gibi ahirete
Neyin vardı neyin yoktu
Soran olmadı
Azık koyan da
Sen hiç dudağımda ıslık
Dilimde şarkı
Yüzümde tebessüm olmadın
Hep içimi yakan ateş
Bunaltan cevapsız sualler
Bir can sıkıntısı
Sürgünlerde yüreğim
Karanlığın kuytusunda
sana geldim
her şeyin bedelini ödeyerek
süt dökmüş kedi gibi
mahsun mahçub biraz yaralı
Yüreğim sokak çocuğu
Ezilmiş, itilmiş ve kakılmışım
Bir başıma yağmurlarda
Ve gecenin beş kuruş etmeyen soğuğunda
Zaman elimde kalmış alıcısı yok
Kambur olmuş sırtımda.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!