Topyekün yüzümüz güneşe dönüktü
gökkuşağının altından geçerdi çocuklar
gözlerimiz de aydınlık sabahların çiğ zerreleri
ağaç gövdelerine kazınmış isimler eşliğin de
Bazen
uzun uzun susan bir akşam üstü
hani o geçmişte kalan
ama hiç eskimeyen zamanları
bir çocuk gibi kucağına alıp
sarılmak
“Seni seviyorum” demenin tutkulu bir müziği vardır ve aşk nağmesi çok başka bir notadan çalar orada
ben o notaya basmak için tırnaklarını büyütüyorum kalbimin..
kasım ağzın da biriktiriyor kışı
sarı deviriyor iktidarını yeşilin
soğuyor bardağımda çayım yastığım da yüzüm
imgelere aşk taşıyan sözcükler de bir vazgeçiş
Dahil olmalı şarap ve acı
yakınlık yasasına
Biri mahzen de yıllanır
diğeri insan da...
Bugün
yokluğun da tadı tuzu yok yine kahvaltıların
biraz ağladım
sonra çayıma iki şeker attım
yine gelmedi tadı ağzımın
ve ben ellerimi hazan mevsimiyle bir tutan esrik bir kederle yazıyorum bunları sana
başı önüne düşmüş sessiz ve soğuk bir odada
gelmeyecek gibi duran her gecenin sonunda
uslanmaz bir umutla bekliyorum gelmeni
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!