İradesi yıkık bir güvercin
Kanadı kırık,
Uçuyor.
İnsan kendi teşhisinde,
Dans ediyor durmadan.
Hatırlar mısın?
Hani birkaç zaman önce,
-daha yeni değmişken elin elime,
gözlerim gözlerinde yuva yapmışken
ve uçkursuz bir sevişmeye gebe kalmışken kalplerimiz-
'gitme' demiştin,
Eline yüzüne bulaştırılmış çaresizliklerin erbabıydım devrin birinde
Aşklarım yarına kadar müddet tanırdı benliğime, kaybolmaması için.
Her seferinde, daha tamamlanamamış cümlelerin özneliğine yerleşmek için çabalardım.
Kahvelerimin hiç hatrı kalmadı kimsede.
Son zamanlarda mavime bulaşan aklıkların ayrışımını izliyor gözlerim.
Sen yoksun ya yanımda,
O çok sevdiğim İstanbul bile
Yer çekimine yenik düşen bir kuş kadar çaresiz boyun eğişlerde...
Hani yoksun ya sen burada,
Bütün yazlar kış, bütün kışlar kurak,
Gök yüzünü kapamış kara bir peçeyle, tüm bulutlar yerde...
İnsan' dedi bayan.
Şaşırarak devam etmesini istedi bay.
'İnsan' diye devam etti,
'Nankör olduğu kadar hodbin de.'
Sayıklamalar başlıyor gönle,
Uçsuz bucaksız söylentiler var derinde.
Yüzün,
Sözü bitme vaktinde,
Kuşlar,
Ötmüyor, kara kalbi görünce.
- Erkek;
Buz gibi hayaller kuruyorum kendime,
Elin elime değse, nasıl erirdim diye düşlüyorum sakin sakin.
Nasıl akardı tenim tenine,
Ve sen silmek için hangi elini kullanırdın yine?
Akşam aydınlandıkça yerin yüzüne baka baka
Şaşkın bir hâl alıyor çehresi şemsin,
Kanıyor çocuk yüzlerin saflığına.
Düzgünce hizalanmış öğrenciler gibi,
Olduğu yerde bakıyor karşısında dönen ellere.
Noktalama işaretlerinden hayat kur ikimize.
Sen yarat Tanrıları, putlar sana tapsın.
Nokta koy başlangıcımıza, ki her seferinde yenilensin,
Her zaman olduğu gibi kirlensin cümle.
Solukluklarımız birleşsin ruhlar aleminde,
Karanlık basamadan daha yeni yaşına,
Aydınlık karşılarmış onu her satır başında.
Kıyaslamak düşermiş aşka,
Aklıktan başlarmış saymaya, yaklaşmak için karaya.
Sırf kuvvet doğurmak için birleşmişler meğer!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!