Gökyüzünün bir rengi yok,
Gökyüzü olduğu gibidir.
Gören göz değişebilir bir başkasının gözüyle,
Bakılmaz lakin başka gözle gökteki yüzlere.
İnsan sanmamalı başka bir insanı merhem,
Bulmaktır mühim olan kendinde merhem.
Seni böyle sevdiğimi biliyorlar, varsın assınlar beni.
Ben elmayı seviyorum, varsın elma sevmesin beni.
Yenilgiler çöktü, bir tufan gibi üstüme, varsın gelmesin beklediğim.
Her bakışta yandığım, gözlerinde aşkı aradığım,
Omuzunda ağladığım, varsın bilmesin beni.
Gül cemalin işlerken ilmek ilmek gönlüme,
Bu gün güneş sen adım atınca doğdu
Kapından gönlüme sanki bütün düşlerim toplanmış her gece düşlediğim yüzünde.
Düşermem, emanetini saklarım içimde.
Gönlüm çöl sanmıştı her yanı, fakat şimdi anlıyor yüzünün kıyısında gökyüzüne baktığını.
Karlar yağsın saçlarıma, saçlarına.
Kuş koyacağım yürüdüğün bütün yollara.
Sırtımı yokluğuna dayayıp sana şiirler yazıyorum,
Hiç elde edilmemiş tertemiz şiirler.
Alıntı yaptığım bütün şiirler bana alınsa bile hâlâ yazıyorum,
Çünkü çok güzelsin.
Bu içimdeki siyah duman, bu adı belirsiz olan tadı hep kalpte kalan,
Güneş diyorsun
Güneş sen yüzünü bana çevirdiğin zaman doğar,
Solar bütün çiçekler, yüzünde yeniden açar.
Ne ulu şey seni sevmek, saadeti vücudunun atlasında aramak,
Sana dair her şeyi...
Şimdi ruhum güneşsiz ve kış baki,
Artık kuşları ölü bu kentin, sokaklarında soğuk yalnızlıklar dolaşıyor, ayrılık çökmüş bütün kavușmaların üstüne, yüzünün kıyısından bir gemi kalkıyor.
Artık ağırlaşıyor dizimdeki gözyaşların.
Gönlüme sürdüğün yüzün, hüzünü aratmıyor.
Yetim çığlıklar sarıyor sensizlik vadilerini.
Unutmak korkunç bir gece oluyor.
Ve sarıyor her yanı isminin soğuk yankıları.
Yusuf'un kuyusundan
İbrahim'in ateşinden büyükmüş seni sevmenin ıstırabı.
Hiç bilmemiş olmayı dilerdim seni
Hiç tanımamış
Hiç görmemiş olmayı
Şimdiki yerim gibi hep hiç olmayı isterdim hayatında
Karanlığım bu gece hükmedecek yerin yüzsüzlüğüne,
İçimiz dışımızdan taşacak,
Ve ölüm bir başka renkte
Çökecek şiirlere.
Lanetler okuyorum şiirden uzak sesime,
Şimdi etrafım kırık yerlerimle dolu,
Şiir yazmayı bilen fakat hayatı bilmeyen bir katilin hikayesidir bu.
Dermanı bulan ve pek çok vaadi olan,
Ve bu vaatleri vaktiyle yapan,
Yani çok da olmasa sözünün eri bir katil olan,
Haklılıkta payı olmayan zırhını çıkartana vurmayan, aslında hep katil olan.
Olay mahalline kendinden bir şey bırakan, hep yakalanmak isteyen ve sonunda yakalanan katilin hikayesi.
Bir ahuydun, düştüm peşine
Kapıldım zülfünün sonsuz denizine
Aradım kendimi gözlerinin engin derinliğinde
Gel gör halimi, Leyla... Sensiz nasılım bu çöllerde?
Dağlarım delik deşik ama Şirin’im nerede?
Hani bu yolun sonu, vuslat nerede?
Yazılan her kelime edebi yönümü okşuyor adeta zevk alıyorum bu durumdan :)))