Kirlenmiş geçmiş, şimdi kırık bir hançer gönlümde.
Nice geç kalınmışlıklar var üstümde.
Koşmam, telaşım bundan;
Geç kalınmış yere koşarak yetişilmez.
Hızlı adımlar, duracakmış gibi çarpan kalp.
Terli bir beden, geç kalınmışlığı geri getirmez.
Bir acıyı paylaşmak gibiydi her şey
Yakışıklı bir yalana birlikte inanmak gibi
Yaradanı bırakıp yaradılana tapmak gibi
Çokta hüzünlü olmayan bir şeye ağlamak gibi
Gibi gibiydi her şey
Kuytularda gizlenen sevdalar gibi
Gökyüzünün bir rengi yok,
Gökyüzü olduğu gibidir.
Gören göz değişebilir bir başkasının gözüyle,
Bakılmaz lakin başka gözle gökteki yüzlere.
İnsan sanmamalı başka bir insanı merhem,
Bulmaktır mühim olan kendinde merhem.
Seni böyle sevdiğimi biliyorlar, varsın assınlar beni.
Ben elmayı seviyorum, varsın elma sevmesin beni.
Yenilgiler çöktü, bir tufan gibi üstüme, varsın gelmesin beklediğim.
Her bakışta yandığım, gözlerinde aşkı aradığım,
Omuzunda ağladığım, varsın bilmesin beni.
Gül cemalin işlerken ilmek ilmek gönlüme,
Bu gün güneş sen adım atınca doğdu
Kapından gönlüme sanki bütün düşlerim toplanmış her gece düşlediğim yüzünde.
Düşermem, emanetini saklarım içimde.
Gönlüm çöl sanmıştı her yanı, fakat şimdi anlıyor yüzünün kıyısında gökyüzüne baktığını.
Karlar yağsın saçlarıma, saçlarına.
Kuş koyacağım yürüdüğün bütün yollara.
Sırtımı yokluğuna dayayıp sana şiirler yazıyorum,
Hiç elde edilmemiş tertemiz şiirler.
Alıntı yaptığım bütün şiirler bana alınsa bile hâlâ yazıyorum,
Çünkü çok güzelsin.
Bu içimdeki siyah duman, bu adı belirsiz olan tadı hep kalpte kalan,
Güneş diyorsun
Güneş sen yüzünü bana çevirdiğin zaman doğar,
Solar bütün çiçekler, yüzünde yeniden açar.
Ne ulu şey seni sevmek, saadeti vücudunun atlasında aramak,
Sana dair her şeyi...
Şimdi ruhum güneşsiz ve kış baki,
Artık kuşları ölü bu kentin, sokaklarında soğuk yalnızlıklar dolaşıyor, ayrılık çökmüş bütün kavușmaların üstüne, yüzünün kıyısından bir gemi kalkıyor.
Artık ağırlaşıyor dizimdeki gözyaşların.
Gönlüme sürdüğün yüzün, hüzünü aratmıyor.
Yetim çığlıklar sarıyor sensizlik vadilerini.
Unutmak korkunç bir gece oluyor.
Ve sarıyor her yanı isminin soğuk yankıları.
Yusuf'un kuyusundan
İbrahim'in ateşinden büyükmüş seni sevmenin ıstırabı.
Hiç bilmemiş olmayı dilerdim seni
Hiç tanımamış
Hiç görmemiş olmayı
Şimdiki yerim gibi hep hiç olmayı isterdim hayatında
Gerçekliğini yitirmiş beynimin sallanıyor en gerçek yanı.
Güneşin vurduğu her yanım zindan, karanlık ruhumun en büyük aşkı.
Kadim kitaplarda yazılmıyor benden olanların bahtı ve tahtı sallanıyor Firavun’un.
Nihayet ölüm ormanlarından geliyor,
Yok oluşun sesi, yanlışların bestesi.
Duvarlar kaç acıya şahit ki?
Yazılan her kelime edebi yönümü okşuyor adeta zevk alıyorum bu durumdan :)))