Koç gibi yerde uzanmış yatıyor.
Masum vücudundan kanlar akıyor.
Yüzünde gazete sanki bakıyor.
Işid füzesi Kilis’i yakıyor.
Dağılmış mutfağı kapları yerde.
Son defa dönüp baktı yüzüme.
Kollarında zincir, sırtında kırbaç yarası.
Çekip düşürdü zalim,dizleri kanadı.
İçti toprak,aldırmadan acıya.
Dayanmam gerek dedi.
Karnımdaki sancıya…
Hayır ile şerre karışma sakın.
Edebin unutma üslubun takın.
Söylemeden lafı etrafa bakın.
Lal ederler dilin konuşamazsın.
Kenan illerinden Ofil görünür
Kudüs’tür adı dinler övünür.
Gavuru ,islamı hepsi barınır.
İlya’dan çevrildi adın Kudüs’üm.
Hz. Davud’un şehriyken her yan
Fidan diktim acı verdi bademi .
Bir yemiş, cennetten etti Ademi.
Dalsam hülyalara gezsem Acemi.
Acemden ötede diyar var mıdır?
İklima zevce verildi Habil’e.
Yol ver de gideyim bekletme beni.
Sevdamız nafile oldu Neriman.
Canımdan ileri sevmiştim seni.
Gönlüme ızdırap doldu Neriman.
Bilirdin bir zaman ergenlik çağım.
ÖĞRETMENİM
Yapılarımda hatıl oldun.
İnce, ince.
Nakış, nakış.
Neyleyim dilşat olmayı.
Ağırlığımda ezildin
Bakıp da gönülden sevdiğim dilber.
Sır versem dostuna dermisin beni.
Soramadım otağını, köyünü.
Pınarın suyundan içesim gelir.
Hoyrat yemiş sevdiceğim övünür.
Hasbihal eyledim güldüm yaşama
Ne mülk gördüm ne adalet paşada
Çizmesi ayakta kırbaç havada
İşkenceyi gördüm ölüm sırada
Aç sefil doğdum, alacağım vardı.
ORMAN
Ormanda yürürken irkildim birden.
Takıldı ayağım toz kalktı yerden.
Sarmaşık kolunu dolamış belden.
Kırdı belimi dost, doğrulamadım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!