Bilmeden girdiğim her kamaranın loş ışığı boğar beni.
Her yanımı tereddüt karıncalarken
Denizlere teslim olur muyum ?
Ellerim hedefinden şaşmış keskin nişancı ,
Tetikte olduğum her an kangırenli bir ordu.
Bedenim sessizce yayılan korsan kramplarıyla sarılı .
Rüzgârlarım eser geçer
Sadece eser ve geçer
Nereden eserse eser ,önemli mi?
Beni kuru inançlarınızın suyuyla mı karıştırdınız?
Yerden göğe secdenizle mi kuşanırdım ?
Hangi adın altına hapsolursa hapsolsun
İnsanlığın arasında sarmaş dolaş gezinen yeller
Bir karıncanın burnuna ilişiyor.
Tüm insanlığın kokusu yükleniyor ,oysaki
Ne insanlık geçer , bir karıncanın üzerinden
Boyundan büyük ,başardıkları.
Insanlar suskun ,insanlar konuşmuyor,
insanlar öldü, ben ölemedim
Zorlu bir gecenin altından kalktım bugün
Beynimin çatlak damarlarından akan kan
Sessizliğimi ve sözlerimi zehirliyor
Üflemek , sessizce...
Ateşin kıyısından sıyrılmış her teni,
İncitmeden...
Yoksa harlanır mı ,
Her hücreye yayılır mı alevler?
Bağrımızda acımızın izlerini taşıyoruz
ve Alnımızda yaşımızın çizgilerini
hepimiz farklı dallarda farklı yönlere serpilip
aynı kökte birleşmiyor muyuz ?
Hangi dalın yaprağı olursak olalım
beni arkasindakilerden gizliyor .
Ruhuma kendi kırıklıklarını gösteriyor.
Hiçbir sözü yok dünyaya
Sadece soluk dokunuşlar
Sorgusuzca koşturmacalar
Her şey çöküyor
inancım, umudum , merhametim , saygım...
İtaatkâr olamadım hiç bir sınıra
Çünkü senin devletini bulamadım.
Benim kanım nedir ?
Yıllanmış,
Sönük çocukluğum
Ve gözlerinle parıldayan benliğim...
Yorgun,
Tozlanmış cesedin
Arkama döndüğümde silikleşen hayat boşluğu
Köprücük kemiklerine dayanan o canı bildiğindendir
O an , işte o an bir silüet halinde geride bıraktıklarım
Peşin olan dünya hayatına serzenişlerim.
Ne bir zannın ne de nüktelerin
Arkasını bile dolduramayacak kavruk nehirlerin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!