Ya kaybolursam,
Ya unutursam kim olduğumu,
Ya,
Işime gelmezse hatırlamak bile ...
Canı pahasına yaşamak oldu benim için
Kaslarımızın her biri yapışmış ızgarasına
Bedenim üzerime bol gelen bir etek
Dünyadan çalabileceği ne varsa doldurdu dibine
Tırnaklarım, boynunu deşmeyi görev biliyor.
Bilmiyorum ,
Daha doğduğumda
kucağıma verilen bebeğedir terennümlerim .
Süt tozundan yüzüne bakıyorum .
Ne şefkatli bir anneymişim, İyi ki doğmuşum.
Kendimle beraber büyüttüklerim,
Beyaz tülbentten kıyafetlerimle emekliyormuşum.
Hangi Tanrı Uygurlara zincir vurdu ki ?
Selam ! Mavi gökyüzü , gün geçtikçe
Solman gerekiyorken açılıyorsun !
Kılıca sarılan mı yürekliydi ?
Asli yürek kılıçlıya eli boş varışan değil miydi?
Peki nerede kansızca
Kaydıkça en derine parıldıyor
Kör oluyor
Ve sonunda geceyi kucaklıyor
sürgünlerin güreşlerinden havaya kalkmış
Tozu toprağı yutuyorum varlığımın tüm belirtileriyle .
Yeryuzuyle temas etmek,
Can içinde kıvranarak yol almak yorgunluğu...
Aylak sarhoşlar gibi sürgünken toprağın üstünde
Doğum, ademoğluna bahsedilmiş en süslü hapis.
Yer yüzünün pençesine dollanmış her renk
Dünyanın elli tonuyla kavrulmus inceden.
İsyanı boğazına dayanan her devrimci,
Keskin kılıçlar türetmiş sözlerinden.
Ve her bir söz,
Insan sarrafları , çarşıların önünde tezgah kuruyor.
Bense sadece terk etmek istiyorum kendimi.
Değil bilmek , biri bile olmamak..
Bir başkası da olamam, bir başkası olan ben.
Kalıplardır biri olmak,
Bir kalıba girmenin gücü kuşlarındır , çalamam.
Yassı dikenlere dolanıp geceye uzattım bedenimi.
Topraklarımdan sürülmüş kentli ayak izleri
Inançlarımın kefaletine sarılır.
Yıllar , yollar bön bir devran yığıntısına dönüşürken
Tanımlanmış tüm evrimlerin tahtı çürütülmüştür.
Bastığım Devletler,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!