bak bulutlara aziz’im
şükür ki bir rüzgar var
esmese, ayırmasa onları birbirinden
göğü hiç anlamayacaklar
nasıl da yalnızlar
Vaktim yokmuş gibi
Birdenbire olsun istiyorum her şey
Misal birden beyazlasın saçlarım
Anneanneminkiler gibi öreyim iki yana
Kınalı kınalı uzasınlar yaşlanmaya
gecenin geninde zakkum
alevlerini de yaktılar uykularımın
bacaklarını kesiyordu kırkayaklar rüyalarımda
koştum, azaldığıyla kaldı sonra adımlarım
güneş ışığının üstünde günün zayıflayan gözü.
buz kristallerinin kırılan gövdesi
ve rüzgara karşı kamburlaşan sesim
dilimi dişlerimin üzerinden geçirdim
Bir rüya ileri getirdi beni
Belki sadece çok esmer değil
Belki sadece çok kirli
Belki sadece çok çocuk değil
arz özgür kılındı
ve kanatlandım fezaya
salınırken tinlerin boşluğunda
baktım yerküreme
ve seslendim noktacıklara
kimim ben diye?
çıplaklığımın merhametindeyim
yalnızlıktan kırılmak üzere olan
şu duvardaki boş gölgenin
bir zamanlar sahip olduğumuz
şarap lekeli bir mevsimden döndüm
sırtım gittiğimi bildiğim yerde
sarhoş diyorsunuz, dumanlı ve savruk
beni kırılmış olarak görmek mi isterdiniz?
gözyaşları gibi düşen omuzlar
eğilmiş bir kafa ve yere bakan gözler
Eskittiğim yüzlerden
Kaçtığım bakışlardan geliyorum
Hazmedemediğim sevgiler
Ve kazık sapladığim kalplerden
hüzün bana gelsin
bana gelsin ruhum yolları
şu hıçkıran müzik
kemikli ağrı
bana gelsin suskun dil sızıntıları
Bin dalga dan merhaba :))
Çakıl taşlarımı gördün mü J..