kapattığımız gibi açılmazdı hiçbir şey
kapılar, konular, algılar..
ve zamanın gülü üzerine solan
o yorganı atıyor
ben örtünüyordum
pencereyi açıyor
ben kapatıyordum
o söyleniyor
ben susuyordum
pul biber satıyor birileri
hemen ağızlarının kenarına kurdukları tezgahta
diyorlar en iyi acı bizimkisi
vücudum yaza kapattığım bir evdi
bin sinek kuşunun kalbine sahipti
ormandan adamlar yapardım bahçemde
dokunurdum vücutlarında
kalbim karnaval
kim öpse kalabalıklaşıyor acım
vav kemiğimde dekolteli bir sızı
rahmimde onca vicdan azabı
herkes bir duvara çalışıyor diyorum
geldiğim tozun rüyasından düştüm
bana isim verecek sessiz bir taşın üstüne
başka bir yer yoktu
içimin kumunu gizleyebileceğim
çok sık basıldı gölgeme, şeylerin kalbi ile
yüzlerin ve gürültülerinin muazzam dehşeti içinde
karanlığın ve zifirin saati geldiğinde
çiçek kanatlı çocuk ölülerinin az beyaz
ışıklı dikenlere tutunduğunu
Kızıl baykuşun tünediği
Beyaz ve siyahın bilgisini taşıyan
Nefsi lezzet ve yasakla köklerinde sınayan
Tanrı ağaç
ölü iseniz anlayacağım
neden böyle koktuğunuzu
kurtlar da yok üstünüzde
ama neden bu krizalit uykusu
yirmi altı dikiş var kalbinde
kalbinde mi bilmiyorsun belki de kolunda
sessizlik
adam olsaydın şayet gece seni hadım ederdi
yalnızlık
yatak odasında kargalar çığlık çığlığa
Bin dalga dan merhaba :))
Çakıl taşlarımı gördün mü J..