aldığın nefesi çeviremediğinde içinde
anlarsın başını koyduğun göğsü ağırlaşır hayatın
geceleri ağırlaşır
bu ışık çürüğü saatler
mevsimliyorum zamanın kavminde
ilikbahar, yoz, sinbahar, kuş
yüzüm siliniyor
belki de daha anlamlı paragraflar
koyacak diye yerine tanrı
yüzüm yeniden kuruluyor
ve tanrının bu gizemli kurmacası
yüzümün boş alanlarında
bugün kuşların yolundan çekildim sevgilim
ürkmesinler diye kendilerinden büyük bir kuştan
basmadım ekmek kırıntılarına
parmak uçlarımda yürüdüm
yine iki metreydi sabah ben işe giderken dünya
Yine dizlerimizin üzerindeyiz
Yorgun, ısırılmış ve alevler içinde
Uçuşan ne çok şey var
Mesela kanatlarımız, kül ve duman
Yazdan kalan o çıplak boyun kokusu
Su unutulmuş beyaz rüyalar
rüzgâr akıyor
kış kuşlarının kanadından
saçlarım, en son ne zaman benimdi?
ya gözlerim
bulut pıhtısı
doğduğum gökyüzünü hatırlıyorum
yıldızların hikayelerini
ayı hatırlıyorum
ve onun kim olduğunu biliyorum
bahçemizdeyiz sevgilim
bak şu tarafta
limon, kestane ve hurma
bu tarafta
yüzüne hemşireler baktı
çocukları,torunları ve ben baktım
uyanır sandım
alır eline şişi ve örmeye başlar yine
en güzel patikleri
uyanır sandım
genç kadınlardık biz o zamanlar
hala genciz
kusuruna bakmazsanız göz altlarımız
ve yumuşayan karnımızın
Bin dalga dan merhaba :))
Çakıl taşlarımı gördün mü J..