Dünya değirmeni insan öğütür.
Herkes gider ama gelmek imkansız.
Mevla çile verir kinler büyütür.
Çile, kin sırrına ermek imkansız.
Her devir bir başka kültür bir başka.
İnadına gülüyorum, dişlerim yine her zamanki gibi inadına bem beyaz.
İnadına yürüyorum, üşüyenler düşünsün ben ne soğuk tanırım ne ayaz.
İnadına ağlıyorum, çok iyi biliyorum ki geri gelmeyecek kaybolan.
İnadına çağlıyorum, yer yüzünü derya eylesem yeşermeyecek solan.
Baktığım her yerde yalnızlık var.
Dumanlar arasında, dağlar başında...
Dalıp gittiğim derinlerde...
Uçsuz bucaksız bozkırlarda...
Çiçeklerde arılarda...
Nereye baksam nereyi görsem yalnızlık...
Gel seni dağlara vereyim.
Çiçeğine,
taşına,
kayasına;
gönül yarasına.
Genç ölürmüş yiğitler.
Sen arkada gururun önde; beni ezip geçtiniz.
Dönüp bakmadınız bile.
Suçum gururlu olmaktı.
Kaprislerinin kalıpları vardı.
Her saçmalığın bir inadı vardı.
Gösteriş merakların....
İlk bakışta aşık oldum.
İkinci bakışta olmaya devam ettim.
Ellerini tutunca vaz geçemem dedim.
Aynı evde yaşamaya başladık.
Kavgalarda başladı, birbirimiz iyice haşladık.
Haşlamanın suyuna iki bebek doğradık ve hayatı yedik.
Bozkırlarda aşklar, sevdalar başka yaşanırmış.
Bu davranış bana atamdan kalmış.
At üstünde kadınlı erkekli aylarca savaşanlar...
Dünyaya meydan okuyanlar...
Çağlar açıp kapayanlar...
Ben köküm bozkırlara gömülü.
Gözlerime toz eyledin.
Ellerimi buz eyledin.
Yalanların ortasında kalmış bir cengaverim şimdi.
Savaşacak nesneler yok, kimseler yok.
Yenilgi korkusu sardı içimi.
Oysa karanlıkları delmek için yaratılmışım ben.
Boşuna çırpınma dişi arkadaş.
Ben yokum istediklerinde...
Beklediklerinde...
Emirlerinde...
İnsanlık diyorsan gel bir adım görelim insanlığını.
Düşüncesi olan bir varlık düşün.
Bir nasihat ve sitem...
İsrarcı olun, yüzsüz olun, vurdum duymaz olun, alçalın.
Sonra gidin en güzelini alın.
Açık sözlü olmak kabalık...
Sahte sözler kibarlık...
Düzenli ailenin köküne saçmalık ateşi vermişler.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!