sokak lambaları,
yanacak mısınız yine bu akşam?
pervaneleri deli edip başınıza mı toplayacaksınız?
ha birde ben varım sizi sayan tek tek; sizinle konuşan
aslında ne garip!
sabahları öle donuksunuz ki;
Öyle bir an var olacak ki
Geriye dönüş, asla olmayacak
Ve elimizden tek gelen
O an’a gülümsemek olacak
Sonbaharın Ayak Sesleri
bir başkadır eylül ayı
içimde hazan canlanır
sanki bu ay hüzündür.
Kalkıyor işte bir ölü daha musalla taşından
Geride kalan seviyor ki ağlıyor ardından
Omuzda yemyeşil haliyle taşınıyor,
Usul usul okunan dualarla
En arkada
Bir çift yeşil göz ağlarken
Kırık notalara yüklenmiş bir deniz şarkısı
Denizkızlarının dudaklarında efsunlanır
Korkusuz gemicilerin yüreğinde tınısı
Asırlarca en uzak denizlerde yankılanır
Kırık notalara yüklenmiş bir aşk şarkısı
Geceye ne sığar, düşler mi?
Ayrılıkla yontulmuş benliğim mi?
Yarınlara kurduğum mevsimler mi?
Ya da bir yıldız yağmuru mu?
Ne sığar geceye
Sonra güz olur
Yapraklar vedaya durur
Sararır yollar
Günah kapıda kış gibi
Yağmur ekimde
Toprak kokusu
Bir limana yanaşık olmak isterim
Son seferinden dönmüş buharlıyım
Niceleri atmışım bir sahilden diğerine
Bir acılı sesim var bir de kömür karası hislerim
Buluta inat kapkaraları salarım
Sonsuzluk
Yorulur bazen kalemler de
Yazıla yazıla cümleler de
Bir dize için saatler harcayanlar
Onlara ne demeli
Soru
Bir geceye kaç rüya sığdırır insan
Ya da kaç geceye bir rüya yeter
Bilmecelere cevap şu kelebek
Bir gecesine kaç sevda yeter
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!