Felek yerden yere, vurdu bir kere
Sinmeyip de, ya dost, garip neylesin?
Döktüğü göz yaşı, oldu bir dere
Dinmeyip de, ya dost, garip neylesin?
Uzatıp elini, küstü küseli
Veda ederken, son kez el eleydik seninle
Başını öne eğmiş, ağlıyordun sessizce
Ayrılmak yoktu oysa, söz vermiştik yeminle
Ecel ayırsa bile, ölecektik sevinçle
Ben ben değilim
Bakmayın siz güldüğüme
Gülüşlerim sahte benim
Gülerken ben sizin için, içim ağlar kendim için
Göz yaşlarım sahte benim
Fırlamış çivisi, yerli yerinden
Boşlukta başı boş, dönüyor dünya
Feryadı, figanı, yakar derinden
Ateşi küllenmiş, sönüyor dünya
Göklerin incisi, masmavi rengi
Aşkta yasa ya ihanet ya vefa
Bu can sana feda olsun bin defa
Ya sürecek ömür boyu bu sevda
Ya denecek daha baştan elveda
Vallahi yalan
Billahi yalan
Neymiş efendim
Orda burda konuşur
Ben şairim dermişim
Yalan
Benim sefil yaşamım kurgulanmış ezelden
Yediğim onca sille, elli elden, yüz elden
Bir güzel sevdim diye, sorgulandım tez elden
Vursalar da zincire, vazgeçmem ben güzelden
Beden hancı, can yolcu, hayat susuz bir kuyu
Son menzile varınca, sunulur hayat suyu
Kim bu aynadaki yabancı, gözleri ölü bakan?
Saç baş darmadağın; nesin sen, tarih öncesi fosil?
Dişler vampir dişleri; surat; salya sümük, kızıl kan
Picasso’dan çalıntı, sanat şaheseri ey sefil! ...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!