insan, doğum, gençlik, yaşlılık, ölüm
Tok karnına bastırır gözünden
Babası gelse aldırmaz önünden
Yeter, manası geçmez dilinden
İnadı inat taşsada böğründen
Önce can sonra canan yek ilkesi
Gönül mü ki tek aşkı isteyen
Bulunsa da tatmin etmeyen
Dağları Ferhat gibi deldiren
Çölleri Mecnun gibi gezdiren
Biter mi ki arayış ömür yitmeden
Bir fikre âşık olabilirsiniz.
Bir düşünceye âşık olabilirsiniz.
Bir insana âşık olabilirsiniz.
Bir ilaha âşık olabilirsiniz.
Tabiata âşık olabilirsiniz.
Ama bir ağaca bir bedene bir kitaba âşık olamazsınız.
Madem her insanın hammaddesi toprak
Neden insanlar bu kadar şen şakrak
Kimi post serer sırtını sürerken dizlere
Kimi dostluk eder bedensiz fikirlere
Madem ölümdür kaçınılmaz
Gözlerim daldı mı kimsenin bakmadığı yere
Tek duyduğum geçmişin yankısı zihnimde
Hatalarımın hepsi birer birer geldi mi dile
Buz gibi kaskatı hatıraları getirir perdeye
Yalnızlığın koyu katranı sardı mı her yanı
Nedir insanlardaki bu telaşe
Yolun sonu aynı değişen ne
Gene aynı, yine hep bir acele
Son sürat gidiyoruz ecele
İnsanları gördükçe seyirden
Oturmuşum koltuğun her zamanki sol köşesine
Bir elimde kumanda geçmişim kalmış ötekine
Kafada tilkiler hiçbir kuyruk dokunmuyor birbirine
Bir tarafım dolu öteki düşmüş olanların derdine
Çocuklar koşuşuyor sonu yok odaların
Deli derler herkes den farklı olana
Farklı olan deli mi, kime göre acaba
Kaidesi ne, kim yazarmış ki kanuna
Mecnun olanda var meczup olanda
Kırk akıllı düşünmeyi işten saysa da
Kendini haksız gören var mı acaba
Hep kabahatli olan karşı tarafta
Hak ararsan bir de hoş sözle ara
Gül verince diken mi kalır sana
Kırdın mı sanma ki kâra geçersin
İnsanı anlatsam satır satır
Anlamak istemez hiç bir katır
Kalmıyorsa sözlerimiz de hatır
Önce iğneyi kendine batır
Senden öte sen varsa eğer
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!