Zannetme ki zalimliğin; bana zulüm oluyor.
Ben sensiz de seninleyim, olan sana oluyor.
Sanma ki bu hasretim sen gidince başlıyor.
Bu gönül sen varken de sana hasret yaşıyor.
Riya senin içindeki tek erdemin olsa da,
Kokun sinmiş genzime her soluk alışım-da içimdesin. Sıcaklığından mahrum şimdi bedenim. Üşüyorum yüreğimdeki yangına rağmen. Susar gibi, çaysar gibi sensiyorum şim-di.
Yokluğun kuraklık gibi, Kızgın kumlarla doldu sanki varlığında sevdayla bakan gözlerim. Ve çorak vadiye döndü çiselediğin topraklarım. Ve ben bıraktığın yerdeyim. Ayrılığın gölgesin-de, bir muştunun yaralı gövdesinde gözüm uzaklarda aklım sende ne arzu kaldı bedenimde ne tutku düşlerimde. Senden ayrı düşeli; Şimdi sadece acı bekleyişi kaldı vuslatın
Kaç uçurumdan attım kendimi,
Kaç cehennemde yaktım bedenimi,
Kaç ömürde tükettim benliğimi,
Neredeydin…
Kaç cennette durdum, hepsi loş.
Yokluğunla hüzün çöktü geceye
Saatler uzadı döndü seneye
Acıya, kedere bir de kadehe
Dost oldum sevgilim o günden beri
Hiçbir şey vermiyor eski tadını
Bir kara yazgının esiri olduk
Saadet semtine yol bulamadık
Sevgi sellerinin çamuru olduk
Dingin denizlere sal olamadık
Yürüdük bir ömür yol alamadık
Kan çanağına dönüşmüştü gözleri, pek te samimi olmayan bir kaç gözyaşı ıslatıyordu yanaklarını ve dudaklarında son buluyordu bu ıslaklık hedef gösterir gibi
İnadına suskundu, inadına ağlamaklı ama inadına arzuluydu gözleri bir sevinci perdeliyordu sanki o ağlamaklı o suskun halleri.
Ve adam üzgündü, mahçup ve suçlu hissediyordu kendini.Ne olur diyordu sürekli.Ne olur ağlama, ne olur üzülme biliyorsun seviyorum seni diyordu, en samimi iç sesinin dışa vurşuydu bu.Hem henüz bir şey olmadı aramızda yol yakın dönmek için diyordu içinden gelmeyerek.Zira aşıktı adam yıllar sonra yeniden heyecanlıydı tanıyamıyordu kalbini.
Bir gün gideceğini,
Artık olmayacağını düşünmekten;
Nefretle doldum; bütün gitmelere...
Yollara,
Yıllara,
Otobüslere ve trenlere...
Garibim gurbette yaşıyorum ben
El oldun kendime şaşıyorum ben
Leylasız bir mecnun oldum elinden
Ahım yok sevdiğim özledim seni
Riyakâr biriymiş unut dediler
Varlığın değerini anlamak için yoklukla sınanmak mı gerekiyor? Yoksa değer verdiğin şey sende değerlendikçe gerçek değerini mi yitiriyor…
Tarih tekerrürden, takva tefekkürden ve sevda teşekkürden ibaretmiş.
Bazen yepyeni bir sayfa açarken aslında kendinin mükerrer olduğunu anlayamıyor insan. Merakla hayranlık ve hayretle okunan bir kitap olduğunu zannederek kabaran yüreğinin gölgesinde; aslında kaçıncı baskı olduğunun farkına bile varamıyor insan.Yüreğin semtinden bile geçmeden dillerden dökülen bir kaç dokunaklı ayrılık sözcüğü, belki birkaç gözyaşı ve küfreder gibi bir teşekkürün akabinde gelen ayrılık anını yaşayana kadar…
Saçlarının kokusunu yükle rüzgâra.
Vuslatımız olsun rüzgâr
Düşlerini gecelere,
Arzularını hayalime ver.
Ve göz kapaklarına gizle; resmimi,
Bana baksın gözlerin;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!