Caminin yanındayım,
Bir çocuk koşarak yanımdan geçti,
Yüzünde bir tebessüm,
Yüzleri toz toprak,
Saçları karışık,
Caminin yanında bir sağa bir sola bakındım,
Beri taraftan caminin kapısı aralandı,
Selam vererek geçti İmam efendi,
Höpörlerin sesi açıldı, ezan okunmaya başladı.
Gelenler hep aynı kişiler,
Bilyelerimi Kuzköy de bıraktım,
Hayallerim gurbet elde kaldı,
Naylonun üzerinde kaymaktı sevincim,
Çalıya pantolonum takıldı yırtıldı,
Anlatmak istediğim o kadar şey var ki,
Mutluluğum Kuzköy de kaldı,
Kuzköy şu an kış mevsimidir,
İçinde fırtına da kopar, karda yağar,
Ama pınarın suyu akmaya devam eder..
Kar yağdı hava soğuk,
Montumun cebi delik,
Boğazım şişmiş sesim çıkıyor boğuk,
Odunu kömürü çok alırdık bilseydik.
Odayı saran patates kokusu,
Dışarıda gıdaklayan tavuk sesi,
Kucağında odunla giden yaşlı teyze,
Kuzköyde olduğumuzun kanıtı,
Biraz daha yaklaşabilirmisin Kuzköye,
Akasyanın dibinde benimle beraber oturmuşsun,
Saatlerce benimle kalacağına söz verirmisin?
Çünkü nedenini bilmediğim bir şekilde sadece Kuzköyü düşünüyorum.
Hiç unutmak istemiyorum.
Kuzköy de olmayı seviyorum,
Mustafa TURAN Sincan da keyif sürüyor,
Ayhan BAĞDAT evin önündeki karı kürüyor ,
Millet gırana doğru yürüyor ,
Hatırıma şimdi o resim geldi ..
Kuzköy de yaşamak işte,
Kimi zaman ak sakallı dedelerle içilen bir bardak demli çay da,
Kimi zaman gıranda dibegin etrafında samimi sohbette,
Kimi zaman hurun çöreği içinde tereyağı misali.
Kuzköyde yaşıyorsan eğer, yüzünden kahkaha eksik olmaz,
Gurbet nedir bilmezsin,
Çantayı eline alıp kapının önüne çıkmazsın,
Kuzköyde yaşıyorsan eğer, doya doya yaşarsın, yarını düşünmezsin,
Büyük hayallerin yoktur,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!