'beyaz bir çiçeğim armut ağacında'
diyorum
'kötü harcadın' diyorsunuz.
neymiş:
baştan çıkarmışım bir arıyı
o sırrımızı rüzgara söylemiş de
gül kurudu
mor oldu
mor giyiyordu
mor gülüyordu
mor oyuncaklı çocuk hikayelerinden geliyordu
dudakları mosmordu
masada bir ekmek
iki adamız
biraz daha adam olan üçüncü benim
ve ademden beri bencilim
ekmeğe uzandı dört el
topal cümleler kuruyorum alkol tesirine batırra çıkara
bir de edilgen karmaşalara boğuyorum ki
ohh!
sorma!
fiillerimi.
evinden kovulmuş marko misali
Atlarım...
Atlarım olsa
Rüzgardan kanatları olsa
Çıkıp gelseler çocukluğumdan
Ve hiç eğerlenmeseler.
Atlarım gelse
sensizlik akşamlarının kimsesizliğindeyiz
yağmurla ıslanan gecede
ben ve camın öteki yanı
yüzümün yarısı
kaderine yuvarlanan birkaç damla
yarısı camın çıplaklığında
bir dilber bir berbere:
'gel kardeş, ver şu usturayı'
dediğinden beridir
kaç yosmanın,
içine sığamadığım
kaç entarisini söktü aldı üstümden
dudael'deki çöldeyim
bilincim
düştükçe derinleşen düşüşünde
çocuğum ey!
Hades'in kasıklarımdan çaldığı
bakılmasın yaka kartıma "insan" yazildigina
bir muz salkımını kökünden söküp götürmeyecek kadar değilim insan
ve yasaklanmışsa
insandan insana
dokunmak o salkıma
turume kusuyorum istifamı ki
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!