iki şarapçının anarşisinden
bu akşam
ıslak pencerenin sağanağında
o romanlarda adı sıkça geçen
fakat gerçekte cismi bilinmeyen
farzet erguvanların altında
başı olmayan kuşun
incecik dala dolanmış
iki çizgi ayağı üzerine
şaşkınlığımı inşa eden
dört yaşındaki aklım
otuz yıllık devinimini tamamladı:
karoların üstünden yaprak süpüren çingene kadın
rezil şeyler kuruyorum sana dair
üzgünüm
yasaya danıştım
bu mesafeden sana dokunmanın cezası varmış
fakat bir planım var ki
kanına Lucifer girmiş bir usta ressam oldu sıkıntı
kuruldu suratıma
bir karış aynaya
bir karış da aynadan o yana
hepsi iki karışta çirkinleşti
oysa yerinde güzeldi yüzüm
'belki' ülkesinden bir kadın çıkar bir gün
içimden yükseleni kafama çivilemekten vazgeçme dolayında
ha siktir rüyamdaki ak sakallı dede!
ben senin çocukluğunu bilirim
tüysüz yüzüne kömür sürdüğün günleri
'belki' ile bir kadın ne zaman yan yana durmuş ola
babam dövüp sövdü, sövüyor,sövecekken
payıma düşenden peygamber de nasiplenmesin,
geniş zamanda günah diye
adım peygamber adından dönme
-kocakarı hesabına göre-
İçimde her biri öldüğünde
öldüm sanırım ben de
hayalen bir gemiye biner
kendi cenazemin bir gün sonrası
kendi mezar ziyaretime giderim
ağlama düğümü sümüğümde
çürümüş insan kokuyor odam
ve
siyah ağzıyla ağlıyor karanlık
bastırsam kapanmaz
dolabımın kapağında
kararmış memeleriyle
SOL ANAHTARI
Rodrigo’nun gitarından türeyen bebek
Do-re-mi
Bir ‘es’, sonra diyez
Kan pıhtıları içinde doğdun
Suretinden ışık ağan bir gök altında
Beş milyonuncu belki
Veya üç eksik, beşbin fazla...
Yani yine bir vucüdu giyindiğim bu son hayatımda
Ve bu kez 'homosapiens' formunda
Bir felaket geldi ki -sorma Guneşa-
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!