memnundum olduğum yerden
mutluluğa yorulmuş
iştahlıydım vazgeçmelere
tüm ritüelim
her yeni sabahı gizli ufuklara saklanmış akşamlara taşımaktı
ibadetimdi yaşamak
kasıklarım yaşamın arzusuyla dolu
mart insanı gibi dolaşıyorum kedilerde
doruklardan yuvarlanan isimsiz bir taş,
ben
bir de çocukken dedem sandığım Ay
duvara bir karınca tırmanmakta
ben kalkışsam beceremem
dışarıda İstanbul var
karınca da onu beceremez
yani, eşitiz zibidiyle
kafamın içindeki deniz
takadim kalaydı
kıyılarına yürümeye
sorma
ne balık tutulurdu sende
bilinmeyensin dedi
yaşam gibi dedim
varlığı hiç edersin dedi
hiçliğin varoluş biçimiyim dedim
gidiyorum dedi
gelişini hatırlıyor musun? dedim
üzüm üzüme bile olamadık
yüzün yüzümden
yüzüm yüzünden
olgunlaşamadık
kırmızı kaldık
sevilen yanlarımı,
-sonradan eklentilerimdir onlar-
tutar zaman zaman terbiyecim
kendim olmayanlarımı
silkeler üstümden
hüzünlerinizi sökün alın Eylülden
Ekime gelin
ceviz yapraklarını yorgun su birikintilerinden toplayın
sevdiklerinize geri verin sevgilerini
terkedin
lütfen terkedilin
göğe yaşlı bir kalas gerdiler
ve bize dediler ki;
"siz uyuyun"
-vakti geldiginde
zangoc o kalasın üstünde suzulecek
fenalık mini eteğinde
balmumu omuzlarında değil
bluzunu delen meme başlarında hiç değil
kalbin görünüyor iki düğmenin arasından
tedirginliğim ondan
ondan böyle fenayım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!