I.
(ikimiz de yaşarken henüz. gelmeni beklerken...)
Gözlerin bir denizin en hırçın dalgasıdır
Kaşların ki her coşkun kalbi yaralayan
Zehirli mızraklarıdır feleğin.
yüzüm eskidi artık.
eğlenceli değil kelimelerim.
bedenim, ruhumun atlasına dikilmiş
bir çirkin korkuluktur. zamanı kaçıran
kum fırtınası, dağıldı ömrümün kervanları
bozkır tenli atların ayak izleri kaldı sularda
-Gecenin sesi-
Tanrım, bir bıçak kesiği gibi ayrıldım bütünden
Ay hüzünlü gölgeme mi düşer hep
Yoksa ayın doğmasına ben miyim sebep?
Ben mi taşıyorum hüznü bağrımda
Yapma dediler bana, konuşma
Karşı kıyıda ateşler yanıyordu, deniz sakin.
Yağmur hazırlığındaydı kalbim.
“Yağmurlar, tetikler hüzünleri; bazen de hüzünlerdir katili gözbebeklerinin.”
bir rüzgâr uzattı saçlarını, ben gördüm
allandı yanakların
uzanıp öptün alnından tenha bir adamın
iskelelerde bekleyen ayrılık boğuldu maviye
yeşiller giyindi zaman
gülümsedi ağaçlar
Yağmurun kırılgan hüzünlerine bir kelebek gibi
Gelip konar gözlerin.
O kadar üşürüm ki sensiz
Buğulu pencerelerden görürüm
Adres şaşırıp sakalıma gizlenen serçeleri
Çay demlerim, çorba kaynatırım
Kuşbakışı taksim. Yağmur önü bir telaş…
Telif hakkı olan bir yer değil üşüdüğümüz.
İki mısra arasında kadınım, iki mısra arasında
Sana her dokunuşumu yazıyor mu omzumdaki
Kötülük meleği dedikleri; muhbir, işbirlikçi
Cümlelerimi kimse dinlemiyor madem
-Mutlu olanın türküsü-
Kuyudaki Yusuf, lambadaki cin
Yataklardaki hayal, mahzendeki kir
Genetik âlimlerinin üstünde çalışmayı ihmal ettiği
Tekerrürden ibaret tarih, eşitsizliğin coğrafyası
-Arkada kalanların ağıtı-
Yanlış adreslerde
Yanlış bedenlerle mi oldunuz siz
Gözleri görmeyenim
-son-
Kör ile sağır koyun koyuna uyudu.
Yaralı olan mutlu olana dönerek:
Ah bu ne tebessümdür ki utanırım inlemekten
Şu yaranın kabuğunu sökebilir misin aniden?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!