Geçenlerde aşka rastladım yolda,
Küskün bakışları vardı,
Sitemli ve kızgın.
Hayırdır dedim dargın mısın?
Uğramaz oldun dedi dergahıma.
Dedimki kovuldum zamansız,
Doğmak tutmaktır elini bir kış soğuğunda
Ölmek bırakmaktır ansızın bir yaz akşamı
Mutluluk almaktır saçlarının kokusunu sahilde
Hüzün kalmaktır kokunla ardından bakarak ufka
Zamanla düzelmez hiçbir şey
Dağılıp gider en olmadık yere
Zamanla gençleşmez insan
Zamanla saflaşmaz sular
Zamanla soğur kalpler
Zamanla soğur dünya
Gitmek gerekliyse bazen
Düşünmemeli kalanları geride
Gitmek onlar için de biraz
Gitmek herkes için
Üzdüğün herkes
Üzdüğün kendin içindir gitmek
İstanbul yağmurda
Uyuyor musun?
Yazık görmeni isterdim
Sel olmuş akmakta
İstanbul kaldırımları
Her şey ağırdan alıyor
Bir çığ düşün sığdırabildiğin kadar.
Bembeyaz , gümbür gümbür,
Tüm yamaç köyleri içinde.
Belli belirgin bir sesken,
Şimdi ovadaki şehirden seçilmekte
En zehirleyen yanı yokluğunun kanımda
Bilmek sevilmeyeceğini kimsenin sen kadar
Ve bilseydin yokluğun olmazdı yanımda
Sevemeyeceğini kimsenin seni ben kadar
Ben sana demedim mi bakma diye
Kör olursun demedim mi güneştir o
Gözlerini yakar ışıltısı, kaybedersin yolunu
Gidersin el yordamıyla menzilsiz
Seni çağırırlar bulamazsın kimseyi
Hep ona dönersin de yüzünü
Tam da şimdi yollara çıkmalı
Bir akşamüstü, güneş batar gibi
Öyle çabucak öyle kolay gitmeli
Bir kaç elvedayla bir kaç gömlek
Biraz da memleket türküsü alsak yeter
Son bir kez selamlayıp şehrin
Bir kez vurulunca ve ölmeyince
Bir daha acımıyor hiçbir yara
Ölmeyeceğini bildiğinden midir
Yoksa sevdiğinden mi artık yaraları
Biliyor yaşamasını insan
Her yok oluşta yeniden doğmasını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!