GÜLÜM HASTA
BEN ÖLMÜŞÜM
Göğsüme hançer saplandı
Gülümhasta ben ölmüşüm
Yüreğim ateşlerde yandı
Gülümün canını sıktım
Kahrolası dilimle ben
Gülüm ayrılık görmesin
Bir olayım gülümle ben
Ne dedim de yara açtı
GÜN GELECEĞE GEBEDİR
Salınıp geldiğinde sabahımıza gün
bir baştan öbür başa
yara yara karanlıkları
yepyeni bir umuda uyansın ellerin,
Dokunsan ağlayacağım...
Oysa ne ellerin uzanabiliyor ellerime
ne okşuyor kulağımı sesin,
Gün sarıya boyanıyor habire
birdenbire kesiliyor nefesi
hazan bahçelerinde örselenmiş düşlerin,
Hep yalnızlık öyküleri bırakır kapıya
sıkıntyla bastıran akşamlarda karanlık,
Ne televizyon ağusuna benzer bu,
ne nenelerin torun masallarına
çok gerilerde kalan,
Ve zehir olup işler yürekte ayrılık....
Bugün bile
öğünmekte bazı akıldaneler
"o güzel ahlakımızla"!
Oysa
ne kadar kepazelik varsa
geleceği karartan gün ortasında,
Göz yetmez seni resmetmeye
Söz yetmez
bu geçtiği çölleri gülistan eden
turfanda güzelliği betimlemeye,
Kesilir yaşamın şah damarları
dokunsan kanar diye korkarsın
Ben seni özledim, ne olur anla
Yerden yere çalma dertli başımı
Ateşler düşürdün kara bağrıma
Hançer vurup parçalama döşümü
Yokluğun yürekte yara kanıyor
Yurdum yok benim
çingeneyim
bir uçtan öte uca
kocaman bir dünyada!
Evim-barkım
yaşlı bir kaplumbağayım




-
Nazlı Nalçacı
Tüm YorumlarİYİ OLUR HERKEZE UYGULANIRSA..........