Çocuklarımız...
Yalansız tarafı insanlığın,
Yüzleri kadar
Yürekleri de aydınlık, temiz
Dağıtırlar gönlümüzün sisini
Gün ışınlarınca lekesiz...
Belki bir gelenekti bu bizler için,
Yaslanıp dağlarca omuz omuza
romantik yalnızlığında günlerin
hüzünlenirdik hep yaz akşamları...
Sıcak geceler ve böcek sesleri,
ADANMIŞ KURBANIM
Yalnızlık sancısı sardı bağrımı
Yüreğim göç etti Düldül dağına
Çağladı gözlerde özlem suları
Sel olup aktı yarin koynuna
Geleceğim sana
birgün mutlaka,
Belki bir tan atışında
Akşam kızıllığında belki,
-Güler Zerenin ardından
Nasıl anlatsam bilmemki,
Yetmez sözcüklerin gücü
aydınlatmaya küflü ağırlığını
ölüm hücrelerine çöken
Bütün kapılar kapalıydı bana
Bütün yollar bozuk ve barikatlı
Çağlayana dönerdi ben gelende
geçit yerleri nehirlerin,
Köprüleri yel alırdı ırmak boylarında,
Yolgeçen hanında
Kuşatmış anıların dört bir yanımı
Duvara bakıyorum duvarda senin suretin
koltukta oturmuşsun
dolanmışsın gövdeme
kolların arasında belim,
Yemek masasında muhabbetin en doyumsuz yerinde
Güneşimiz havamızsın
derdimiz ve devamızsın
bin yıllardır ağlamışsın
acı günler bitmez sende
sarı sıcak
kış kıyamet
Akdeniz aşk demektir güneşin kızı
şarap demektir kan kırmızı,
İyot ve tuz kokar aşk Akdenizde
Başkadır Akdenizde güneş
başkadır meltem yeli,
Akdeniz sıcak ve yumuşaktır
Ben hiç görmedim Dersim dağlarını
Destanlar dinlemişimdir yalnızca
can kulağımla o yerlere dair
yğınların kanlarıyla yazdıkları,
Yiğitlikleri sığmayandır zamana
ve küheylan yüreklidir insanları.
İYİ OLUR HERKEZE UYGULANIRSA..........