Bekledim gelmedin kaç gündüz gece
Kara gölgen kaldı şapşal gönlüme
Kışın yandım yazın dondum öylece
Kara gölgen kaldı şapşal gönlüme
Duman mı ferman mı gözünden akan
Solun sarımsaktır sağın hep soğan
Zehir mi, acı mı içini yakan
Solun sarımsaktır sağın hep soğan
Güç yetiremezse buyurur lafa
Maraş’ta bir kıyamet koptu altı şubatta
Fay hattında yıkılan dehrin sikkesidir bu
Silkeler gibi sallar, asabidir yeryüzü
Hiddeti korkutuyor dünya ülkesidir bu
Hey süvari vakitler, koşa koşa nereye
Ne kalacak acaba fırtınadan geriye
Bir duvar takviminde birkaç sayfaydı hayat
Saatler bir bir sayıp uçurdular son sürat
Bir ben miyim endişe ile cana bağlanan
Bir ben miyim gözünde sorgulanıp dağlanan
Celalinden şaşkınım cemaline muheyya
Arzedeyim efendim budur bende çağlanan
Neler görmüştür neler anlatsa bir bir Sason
Tarihin ilk gününden bugüne kadar en son
Geriye kalan nedir sessiz dağlardan başka
O yalansız riyasız sadık kalmıştır aşka
Hayattan şikayetler ne ilktir ne de en son
Kavgadır insanın ilk hikayesi
Kabil'le Habil'in can vikayesi
Zamanla değişti dalaşın şekli
Değişmedi kapışmanın gayesi
Dostu fena taşlayıp düşmana benzediniz
Aklı tam fevt ederek kin ile bezediniz
Sahi ne isterdiniz ki şimdi nerdesiniz
İzleyin kendinizi bir ibret farzediniz
Gövde, kökü ezdi fakr-i vefadan
Ağaç rüzgar dövdü, ben ne edeyim
Yorumlar döküldü herbir kafadan
Karga, dala sövdü, ben ne edeyim?
Hele saflar dalsın hayal cengine
Dünyada yok ise bir tutam şeker
Bu derdi bu gammı kul niye çeker?
Lezzetin zirvesi alır garkeder
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!