Seni mutlu etmeden ölmek yakışmaz bana
öyle bir yaşama yazılmalı ki adın
yaşamak istediklerini geçmeli yaşadıkların
sevinçlerinden çok daha olmalı seviçlerin
huzurun iki kat ömrün olmalı
mutluluğun tüm dünya etmeli
Söze sesinle başlamalı
görmeye bakışlarınla
gülmeye yüzünle başlamalı
dokunmaya ellerinle
nefes almaya kokunla...
Siyah önlüklü çocuklardık
sıralarda mavi önlükler işleyen
oyunlar oynardın
saçların uzardı
ben çamurlu yollarda büyümekten kaçardım
Bir gün
tenimiz sığmayacak aramıza
hiçbir yol uzun olamayacak aramızdaki sıfırdan
her bir elimizin on parmağı olacak
herbir yerimizde bizlerce sen
bir gün
Annem de özlemiş
selam söyledi
sana bir defa daha sarılmak iyi gelecekti ona da
ama yoksun işte
hepimiz kötüyüz
Ve şimdi teninde yıllanıyor bedenim
usmus felaketler içinde
sevingen
duru
sakin
boynuma ekili saçlarindan akan
Karşımdasın. Yüzün... Saçların... Gülüşün... Gülüyorsun. Saçların o hasret içinde yine. Aramızdaki mesafeler kadar uzamış sanki; ta buraya kadar-yüzüme serpilmişler kokunla... Kokun! O felaket serinlik, susuzluk suyu, ab-ı hayat...
Karşımdasın. Sana neler anlatsam. Ne soyunsa dilim, hangi efsaneden bahsetsem. Ki nasıl erişeyim sana; bize nasıl...
Düşün ki
ne kadar yazsam
Süslü söze ne gerek
kaldırın şu sınırları
evime gitmem gerek
hanım bekler
çocuk bekler
belki ekmek bitmiştir
Sen gidince kalmıyor hiçbir yerim
eksiliyor bütün yanlarım
bak
ne hale düşüyor kelimeler
bak
görünmüyor olduğumuz hiçbir yer
Gelirsin belki
gerinde kalır gittiğin yer
tersine akar canımıza çizili yol şeritleri
bu kadar yorulmayız belki sevinmek için
zorulmayız
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!