topraksın lâl ol Gönül
kalp bir paraymışız gibi baktılar yüzümüze
kırdılar döktüler incittiler
hâr düştü bahçemize
anla Gönül
yirmi üç Ağustos
Adana uykuda henüz
etraf neftî ve sessiz
insan silüetleri belli belirsiz
yürüyoruz bilmediğimiz bir sokak
böyle değildi buraları
böyle girift
çeşmeleri vardı bu kasabanın
Taş mektebi
kınalı kumruları
şahnişinli
rüyalar
rengin değil artık
bulanık ve gri
saçlarım tebeşir tozu
ölümün beyaz işaretleri
beni yarım bırakıp gittiğin
belde derin bir uykunun kollarına düştü
birer birer söndü ışıklar
rıhtımda yalnızlığın derin hüznü
ritimsiz vuruyor sahile kurşuni sular
bayram sabahlarına iliştirdiğim gözyaşlarımla
mektuplar yazdım sana
pencerene konan serçeler getirdiler haberin yok
haberin yok sessiz dualar ettim
sevdamızın elinden tutup götüren
tasalanma ey gönül misafirsin şu handa
gelir elbet acıların son bulduğu zamanda
sabredelim her tarafın viranda
yok dermanın şu yampiri cihanda
yuvanda beni fark ettin kaç zamandır
kanatlarını açarak bekledin uçmaya hazır
tüm göçmenlerin göç zamanıdır sanırım
ayrılık öncesi bu bakışları iyi tanırım
suskular boy verdi içimde
ara sıra duvarlarla dertleştim
yalan yok
aynalar kırıldı her şeyden önce
sonra dostlar kayboldu ardı sıra
seninle biz
aynı saksıda büyüyen
iki çiçektik
bir harfin harekesi
bir cümlenin
arda sıra gelen iki kelimesi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!