kazalar getirmesin telafisiz cezalar diye
velilerimize afet eğitimi vereyim diyorum
lakin resen değil, gönüllü olsun istiyorum
ama ''LET İT BE'' diyen çok olunca üzülüyorum
vesselam sussam içimde kalıyor,konuşsam kızacaklar biliyorum
her akşam haberlerde eften püften kazaları izleyince sinirimden ölüyorum
Sahillerde gezerken, denizlerde yüzerken
Hiç hesapta yokken, Azrail gelirse ölebilirsin
Bütün kaygılardan arınırken, sahnede salınırken
Hiç hesapta yokken, Azrail gelirse ölebilirsin
Makam mevki dediğin ne ki,
Bugün var, belki yarın yok
Hâlbuki dostluk olmalı çok
Olmuyor ama
Araya fitne fesat karışıyor
Güleryüzlü, doğal, sevecen
Fırsat bulduğunda gezen
Olacakları önce sezen
Vakitsiz gidersem
Öyle hatırla!
Bayramda neşe, huzur zirvede olmuşsa,
Kırgınlıklar eritilip, dargınlıklar unutulmuşsa,
O zaman, bayramlar bayram ola…
Sadaka, fitre, zekât ehlini bulup verilmişse,
Fakir fukara, garip guraba sevindirilmişse,
giyim ayrı, kuşam ayrı
sokakta ki yaşam ayrı
örf adet kalmadı gayrı
bilmem öze döner miyiz?
Kimi gerçekten öz,
Kimi sahteden kabuk,
Hele bir düşmeye bak,
Öz yanında dururken,
Sahteler nasıl kaçar çabuk+
Büyük fikirlerin temelini küçük fikirler oluşturur. Yıllar önce taşımalı bir okulumuzun teknolojik tasarım sergisine gitmiştim. Öğrenciler taşıma olduğundan hep köylerden geliyordu. Sergide sunulan eserlerin ekseri çoğunluğu tarım, hayvancılık üzerineydi. Yani anne babaların çektiği sıkıntıların teknolojik yolla yok edilip, üstün verim almayı hedefliyordu. Ümit ediyorum ki, oradan çıkacak mühendis veya başka meslek grubu hayatında mutlaka onları geliştirecek teknolojik projeler üretecektir. Çünkü o yaşlarda o yöne kafa yoruyorlardı.
Ta ortaokul lise yıllarında bir öğretmenimiz çocuklar; ‘’ Yarın kaymakam, başkan, vali, bakan, başbakan olacakmış gibi şimdiden ‘ben olsam’ diye hayaller kurun, kafa yorun, öneriler karalayın. Yarın aynısı olmasa bile benzerlerinin olacağını mutlaka göreceksiniz. Çünkü aklın yolu birdir’’ derdi. Ben de o günlerden beri arada böyle farklı konularda kafa yorar, olamasam da ‘ben olsam’ der bir şeyler karalarım. Neticede ülkede herkes eleştiriye başlayınca, ben olsam deyip, kendimizi düzeltmeden önce dünyayı bir dakika da düzeltmeye kalkışmıyor muyuz?
30-40 sene önce kurduğum hayallerden bazılarının ya aynen ya da yakın olarak Türkiye genelinde uygulandığına şahit oldum. Kendi adıma çok ta sevindim. Netice olarak ister dağdaki çoban Ahmet’ten isterse şehirdeki mühendis Mehmet Bey’den gelsin, iyi niyetle emek verilen her öneri değerlidir. İster çöpe atılsın isterse gelecek için rafa kaldırılsın. Bu bağlamda birkaç tanesini paylaşayım. Mesela; ben olsam demiştim;
Nişanda ağırlık dağıtmayı,
Düğünde takıyı bağırtmayı,
Damada da yumruk atmayı,
Özledim çooook özledim..!
Yapılan yağmur duasını,
Demin eski bir dost gördüm
DEDİM: Selamün aleyküm
Dedi: Aleyküm selam
DEDİM: Nasılsın, iyi misin?
Dedi: Sürünüyoruz işte memuriyette
DEDİM: Senin süründüğün memuriyete ulaşamadı, kaç kişi istedi de
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!