27 Aralık 1939
Soğuk bir kış gecesi,
Erzincan’a ateş düştü.
Yüzyılın en büyük felaketi,
7. 9 olarak belirlendi,
Bu depremin şiddeti.
Sahte bala hakikat dedi
Önce bir kaşık kendi yedi
Müşteri aradaki farkı bilmedi
Balcı da harama daldı efendim
Müşteri de bilmeden aldı efendim
Evimizin damına otursak her gece
Yıldızların dansını seyretsek
Ele ele tutuşup ta,
Şöyle iki sohbet
Etsek
Evimizin damına otursak her gece
Yıldızların dansını seyretsek
El ele tutuşup,
İki sohbet etsek
Bir tarafta kurbağa viyaklaması
Ali’ ye selam verene, Veli kızarsa,
Huzuru, saadeti 3 – 5 kişi bozarsa,
Gazeteler köyümü kötü yazarsa,
Hepimiz sorumluyuz, hepimiz sorumluyuz!
Küçükler büyüğüne saygı duymazsa,
Dumansız evler garip,
Susuz çeşmeler garip,
Sığırsız ahırlar garip,
Sürüsüz çobanlar garip,
Cemaatsiz camiler garip,
Ezansız minareler garip,
Salası verildi, namazı kılındı,
Helallik alındı, kabre konuldu,
Yasini okundu, cemaat dağıldı,
İmam efendi ayrıntıyla telkini sundu
Sesi duyunca, imam hep kalacak sandı
İmam da kabirden ayrılınca bu ümit söndü
Aynı anneden doğduk
Aynı anneden süt emdik
Aynı beşikte sallandık
Aynı yatakta uyuduk
Aynı babadan harçlık aldık
Aynı dededen fırçalandık
Çevrede gürgen, meşe, çam ağaçları
Bahçede çimlerin arasında güller
Tavuklar gıdaklar, horozlar öter
Kediler miyavlar, köpekler havlar,
Kuş cıvıltıları ortamı çınlatırlar
Tabi merkeplerin anırması da var
Ayı dolmadan evlatlar arasında göç olur
Otursan kalksan sebepsiz yere suç olur
Gençlikte yaptıkların biter, bir hiç olur
İhtiyarlık başa geldiği zaman
Çoluk çocuğun eğlencesi olursun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!