Kırılmış gene sersem gökyüzü
Hâlbuki hiç bir şey demedim
Kızdıracak ne yaptım ki
Bu aralar param yok
Karartma sakın yüzünü dedim
Şemsiyesiz çıkmamı beklemiş.
İste sekte artık yaşayamayız
Bu şehirde
İste sekte koca binalara
Meydan okuyacak güç kalmadı
İstemesekte yutulduk
Üzerimize çöktüler
HİÇLİK
Hiçbir sonbahar akşamında
Bu kadar ağlamaklı olmamıştı bulutlar
Hiç bu kadar içli yağmamıştı yağmur
Issız bir tarladasın
Sapsarı bereketli
Yağmur ıslatmışsa hatıralarını
Aldırma
Bırak rüzgarlar essin
Karşı ki tepeden eteklerine
Yaşanmış, bitmiş her şey zamana emanet.
şimdi yalnız başınayım.
ne babam kaldı ne annem
ne de eski komşular, doğduğum ev, hepsi bir bir yok oldu
içimde çoğu zaman bir bulgur kazanı gibi dışı kara, içi bereketli, altı alev alev bir dünya yükseliyor.
acımı boşluğa kusup gözyaşımı bakır taslara doldurup ağilesi yollardan geriye dönüp yılgın yılgın yürüyorum
Şu işe bak
Güneşin oğluyum
Bir tutam ışık için
Torpil arıyorum
Varlık üstüne varlık
Yokluk kaşıkta aş
Sen gülümse hayata
Zorluk bir kuşa eş
Sen tanı aynaları
Yansıyan sana kardeş
Hele bir düşünün
Hep piknik yapmak istediğiniz
Yerlerde yaşıyorum ben.
Üzerlerindeki gökyüzü
Onlardan yana değildi…
Onlar doğurganlıktan yana,
Ben ise onlardan yanaydım
Zaten başka şansımda yoktu…
Telden arabaların sarıldığı
Akşam muhabbetleri içinde
Gazoz kapağı aşkına
Yeminler edildiği
Acıkınca mutfak aranmayan
Telli dolapların herkese açık olduğu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!