Kuşu ölen çocuğa taziyeye giderdin,
Gül şerbeti kıvamında rengarenk babunlar yağdı,
Ağlayan yavru köpekler; namazları, duaları kısaltırdı,
Mukaddes Sina Dağı gibi mübarek sırtından.
Tertemiz torunlar inmek istemiyor diye yüreğim umutsuz,
Gözyaşının tadını bilen zayıf diller hürmetine,
Geceler galaksilerle dolup taşarken, yüreğimin boynunda,
Ruhumun çocukluğu iç çekerken bedenimin mağarasında.
Kullarına üf bile demeyen sendin,
Yırtıklarını diker, karnında taşlarla dolaşırdın,
Ritüellerindeki kibirle -Yemek yaptım- derken,
Günde en az yetmiş defa; Sevgiyle af dileyeceksin.
Canlılardan cümle; ezilen işçilerin yanında oldun,
Ortada yeşerterek kimsenin tavsiyesini kırmazsın,
Kölelerini serbest bırakmak için hiçbir fırsatı kaçırmazsın.
Anlattıkların yaşamaktan kaçırmalar değildi,
Yaşam hakkında konuşacak zamanın olmaması gerçek aşktır,
Ürkek tavşanların hüzünlü ceylanlarla buluştuğu yerde,
Saflığın altında akan ırmaklar gibi bir geceydi.
Zarif nehirlerin başlarını taştan taşa döverek,
Kayalıklardan şelale gibi atlarken nezaketi,
Hilalin pırıltısının kaderimize çarptığı bir hava gibiydi,
Esintiler korosu kulak zarlarında resmi tören oldu.
Ve hasretin o dağ yumruğu gırtlak yatağında,
Ve zulüm; sessizliği tükenen diller.
Vurulan masumların babasından kurşun parası istemek,
Şimdi hafızasındaki otokratlar hangi tarihi kabul etmeli,
Ey gönlümüzün diktatörü, diktatörlüğü bile güzelleştirirdin.
Bir işe başladığın sürece buzullarda kılıçlar açardı.
Sen gitmeseydin, biz bitmeseydik, ateş alsaydık, yağmur yağsaydı,
Küfür tepesine, cehennem gibi, aşkı için kavrulmuş,
Sessizliğin, birdenbire azalan mutlak bebek kahkahası,
Durgunluğunuz, rüzgarları çeken ve sakinleştiren eski bir kasırgadır.
Dolaşırsın, kuşlar okyanusların dibinde uçar,
Sensiz ruhlar, şimdi dilsiz "Şura" vadilerde dolaşıyor.
Kayıt Tarihi : 26.3.2023 08:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!