Gözyaşıyla abdest alabilir mi aşıklar araştırıyor
Kağıt gemilerinin hepsi karaya oturdu
Mavinin hayalini kuruyor
Doyasıya kavga etmeyi ,
Kahverengi sıralarda çürürken dirseği kalemin toparlak ucunu ısırmayı özlüyor
Kara kedi görünce saçını çekip tükürüyor
Her yağmurda pencerelerde arap kızını arıyor
Tek zevki şiirler okuyarak birde türkü söyleyerek yürümek karanlıkta
Aşkın sonsuz olduğunu düşünüyor
Belanın demir,kendinin mıknatıs olduğuna 11 yaşındayken kanaat getirdi
Kendini çok şansız hissetse de hayır ...
Okşadı yüreğimi Ebu cehil merhametince,
Ve"Benim için ölürmüsün " dedi,
Oysa ölünecek ne varsa çok ölmüştüm daha önce...
İçimdeki cesedin kokusunu duysaydı , kör olurdu zalimliği
Benim yüzümde çarmıha gerilmiş İsa sakinliği...
İşte bir gün daha şarkı söylemek için ,
Bir gün daha "vay be" dedirten bir şiiri ezberlemek için,
Büyük hayaller kurduran Küçük İskenderi de uğurladık bilinmez bir diyara...
Bir büyük devirdik sonra ,
Büyük bir devirdik aslında,
Bir büyük daha devrildi toprağa sorma,
Bir bebeğin doğum çığlığı yankılanır viran şehirde
Sonra adımlar daha bir sert bi o kadarda fiyakalı atılır sokaklarda
Gençlik denen kuş cıvıltısı dolaşınca ıslığa
Bir teneffüs zili aralığında tanışılacaktır ilk aşkla
Bilinmeyecek bu yürek ağrısının ömre kilit vurup bir daha kullanılmayacak hale getireceği…
Ve ilk şiir düşer satırlara’’Liseli bir kız endamıyla önümden akıp giderken gençliğim geride bir tek kahverengi sıralara yazdığım adını bıraktım’’
Esbabı kirli yüreği pak çocukları ugurlayali çok oldu,
güneşe vurmuş mührünü bir kadın yürüyor şiirimin tam ortasına ,
ben anamın ezber ettiği türküyü dinlemekteyim,
"Ölmekten ala özlemek var"derdi babam
oysa ben yakamoza benzetiyorum şu kurak coğrafyanın ışıklarını,
ve mutlu ediyor beni seninle ayrı coğrafyalarda aynı toprağa gömülme ihtimali
Esbabı kirli yüreği pak çocukları ugurlayali çok oldu,güneşe vurmuş mührünü bir kadın yuruyor şiirimin ortasına ben anamın ezber ettiği türküyü dinlemekteyim ölmekten ala özlemek var derdi babam oysa ben yakamoza benzetiyorum bu kurak coğrafyanın ışıklarını,ve mutlu ediyor beni seninle ayrı coğrafyalarda aynı toprağa gömülme ihtimali
Ben denize mahrem coğrafyalarda
tebeşirle duvarlara gökyüzü yapan bir sihirbazım
gurbeti parmak uçlarında ufalayan bir hokkabazım
ben bilene gündüz bilmeyene geceyim
ben satır aralarında bir garip multeciyim...
Söz vermiştik hep çocuk kalacaktık,
Üstümüze düşmeseydi ihanet yıldırımı,
Kendimizden başkasına hep yabancı kalacak,
Bilmediğimiz lisanlarda ağlamayacaktık ,
Gülmenin ve susmanın kudretini asacaktık yüzümüze ki intiharlar asıldı hep dimağımızın lehçesine ,
Şiire ve çaya bu kadar düsmeyecektik ve seni sevene kadar aşka hep sabi duracaktık,
Ölümün soguk yüzünü taşımak boynunda
Bir hastane odasinda gün be gün ölmek
Hatırlamak erik ağaçlarını
salkım salkım düşerim gece
koynuna bütün küfürlerin
Ağzı bozuk şiirler yollarım
anlamını silerim zihnimden türkülerin
Adın dyulunca sehpada sultanlar asılır,
Eyyüb'ün sabrı tükenir,
Fatih İstanbul dan
İstanbul Üsküdar dan
Üsküdar Kızkulesinden utanır
Cemal Safi şiir yazmaz bir daha
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!