KUŞ ŞİİRLERİ

KUŞ ŞİİRLERİ

Ahmet Faruk Mermer

Sevene mapus olmaz,senin işin yok burda
Yiğit sevdalı durmaz,yürüde git yoluna
Taş duvarı yık Hasan,zincirleri kır Hasan
Eğer yarin güzelse,bir kuş olup uç Hasan

Uzak yoldan koşarsın,yüce dağdan uçarsın
Bal dudaktan öpünce,ırmak olur coşarsın
..

Devamını Oku
Önal Irgıt

Ömrüm uzayıp gidiyor
tatsız mı tatsız
yaralı bir kuş gibiyim,
uçamaz kanatsız

Kanatsız hiç kuş olur mu?
söyleme bana sakın
..

Devamını Oku
Sultan Yürük

Çağırmayın ben burada durayım
Yârden haber duyan var mı sorayım
Bir düş gördüm nasıl hayra yorayım
Şuralardan bir kuş uçtu diyorlar
Sultan'a söylemek suçtu diyorlar

Yıllar evvel kafesinden kaçmıştı
..

Devamını Oku
Gülgün Karaoğlu

Zorba yaralar
Kanatlar altında...

Kadınlar kuş kanadında...

Kuş kadınların kanatları
Yanlarında...
..

Devamını Oku
Ali Ekber Hırlak

Dost aradım iyilikle,
Acaba var mı nerede?
Kuytularda,derinlerde,
Yüreğim kuş misali.

Çek çek dünya yükünü,
Kevgirle götür çıkını,
..

Devamını Oku
Önder Karadağ

Kuş cama çarpınca
Kararır onun gözlerinde güneş
Bir cinayet işlenir
Ömürleri uzasın için, diyedir…
İyi niyetli, ben anlarım!
Açılır pencere, salınır kuş
Bir kadın öper kendini ötekinde
..

Devamını Oku
Aslıhan Acar

Kızım henüz kırkını çıkarmamıştı.Andırın’a annemlerin yanına gelmiştik.Ergüç bizi bırakıp dönmüştü Erzurum’a.Ben hala lohusalık sendromunun etkisinde,uykusuz,sinirli,mutsuz ve umutsuzdum.Bebeğimle baş başa kalmaktan ölesiye korkuyordum.Sürekli kabuslar görüyor,uykuya dalamadan korkuyla fırlıyordum yerimden.Geldiğimizin dördüncü günüydü.Annemin tansiyonu yükselmişti ve acilen hastaneye gitmesi gerekti.babam ve erkek kardeşim onunla gittiler.Bense minik kızımla yalnızdım ve deli gibi ağlıyordum gene.O kadar uykusuzdum ki,gözlerimin altında kırmızı halkalar oluşmuştu.Öğleden sonra vakitleriydi ve bu benim en çok tedirgin ve yorgun olduğum saatlerdi.’’Allahım bi gün ben de geceden vakitlice yatıp şöyle en azından kesintisiz bi dört saat uyuyabilecek miyim? ’’ diyordum hep.Ben bu bebeği büyütemeden ölürüm,ölmezsem de deliririm kesin diye düşünüyordum.Karşıda Sarımsak Dağı’na bakıp bakıp bi zamanlar o kayalıklarda seke seke dolaştığım,günün ilk ışıklarıyla beraber sisler içinde,mezartaşları arasında divane gibi yürüdüğüm o uzak,eski ve imkansız günleri düşünüyor katıla katıla ağlıyordum.’’Bi daha hiçbir dağa çıkamayacağım’bi daha asla kendimi HÜR hissedemeyeceğim! ’’diyordum bağıra bağıra.
.Hemen evimizin yan tarafında bizim gibi yaylacı komşumuz bi karı koca oturuyordu.İki yaşlıca ve yalnız insan işte.Teyze ilk günden beri gelip gidiyordu ve sürekli teselli ediyordu beni:’’Hepiniz böyle büyüdünüz yavrum,alışırsın! Bak hele bi kırkını çıkarsın günbegün değişir,düzelir,hele bi de yüzüne gülsün,anneciğim desin gör sen! Bu günler su gibi gelip geçecek,yine uyuyacaksın,yine gezeceksin hiç merak etme kızım’’deyip duruyordu.Sanki imkansız bi falı okuyor gibi geliyordu bana.’’Sn nereden bileceksin ki diyordum içimden.Bi çocuğun bile yoktur senin bak hiç de bahsetmiyorsun’’diye düşünüyordum..
Annemin hastaneye kaldırıldığı o gün de işte böyle bağıra bağıra ağladığımı duymuş,merak edip gelmişti yine.O avutucu sözleri küfür gibi geliyordu bana.’’Anlamıyorsunuz beni teyze,benim çocuğum kolik’Durmadan ağlıyor,böyle çocuk gördün mü sen hiç! Dayanamıyorum artık beynim uğulduyor! ’’diyordum teyzeye.Bakışları hiç de yargılayıcı değildi ama öyle bi bakıyordu ki sanki ‘’senin derdin dert midir benim derdim yanında’’ der gibiydi.’’Teyze sen hiç böyle zor çocuk gördün mü? Hatta senin bi çocuğun var mı ki? ’’ deyiverdim..’’Evet bi oğlum var’’dedi.’’Onun oğlu da böyleydi beş yaşına kadar ağladı.Bizim gelin de senin gibiydi’’ falan diye anlatıyordu..Bir tek çocuğu olduğuna şaşırmıştım.’’Demek ki çocuğu oluyormuş.Neden tek çocuk yapmış ki eski kafa bi teyze sonuçta’’ diye geçiriyordum içimden ve bi anda:’’Niye tek çocuk yaptın ki teyze.O da sorunluydu da gözün mü korktu yoksa’’ dedim.Öyle deyince dudakları titrer gibi oldu,gözleri doldu ve anlattı:
‘’Bu oğlum daha çok küçüktü kızım,o zamanlar İstanbul’da oturuyorduk.Ben cahildim bişey bildiğim yoktu.çocuğa bakamıyordum.Kadirli’ye annemgile gitmek istiyordum.Bahar aylarıydı,hazırlık yapmaya başladım.Sonra daha yola çıkmadan yine hamile olduğumu öğrendim.Çok sinirlendim.Ben annemgilde en azından üç beş ay kalırım,çocuğumu büyütürüm,biraz da gezer tozarım diye düşünüyordum.Bu bebeği doğurmayacağım dedim kendi kendime.Hopladım zıpladım,yerden yere attım kendimi..Olmadı,evdeki ilaçlardan içmeye başladım.Bir hafta uğraştım ama çocuk düşmedi.Yetinmedim bi doktora gittim.Adet olamıyorum ben bana kuvvetli bi ilaç ver dedim doktora.O da adet söktürücü bi iğne yaptı,ilaç da verdi.Olacak bu ya,öldürmeyen Allah öldürmüyor işte çocuk gene düşmedi.Artık benim için geçmek bilmiyordu o aylar.Acaba bebeğe bişey olmuş mudur diye düşünüyordum hep.Neyse doğum yaptım çocuk oldu,dünyaya geldi.İnceliyordum heryerini.Normal görünüyordu oğlum A.hatta çok da güzel bi çocuktu.Aylar geçti çocuğun hiç hareket edemediğini fark ettim.Gülüyor,sesler çıkarıyordu ama kollarını bile oynatamıyordu.Doktora gittik tabii,çocuğun boynundan aşağısı tutmuyor dedi doktor.Bi sürü iğne ilaç tedavi boşa gitti.Çocukta hiçbir gelişme olmadı.Yüze gülüyor ve artık çat pat konuşuyordu ama çıngırağını bile tutamıyor bi yanına olsun dönemiyordu.Bunları yapamadığı için çırpınamıyordu bile! Umutsuzca ağlamaya başlıyordu yavrum benim..Yıllar böyle geçerken hep şöyle diyordum içimden:Allah’ım bu çocuk benim hatam yüzünden böyle oldu! Onu yanına alacaksan beni de al hemen,ben bu acıya dayanamam! Arada sırada kasılması gelirdi,bilinci bulanır kaskatı kesilirdi.Hemen geriye çekilir,Allah’ım şimdi değil,şimdi alma yavrumu benden diye korkuyla yalvarırdım.Öyle çok korkardım ki ölecek diye tir tir titrerdiğimi fark ederdi kuzum benim.Çok zekiydi zehir gibiydi kafası! Kendine geldiğinde beni avuturdu:’’korkma anneciğim ben iyiyim bak,sen de iyi ol! ’’derdi.Artık delikanlı olmuştu.Sırtımda götürüyordum onu heryere.Öyle zayıftı ki kuş gibi geliyordu bana.Kuş gibi de besliyordum onu.Yemeğini boğazına kadar elimle veriyordum.Çene yapısı da zayıftı çünkü.Aslında konuşmasını da benden başka anlayan yoktu.Her sabah en sevdiği kahvaltı sofrasını hazırlardım.Her seferinde de aynı şeyleri sorardı:’’Anne kahvaltımızda ne var? Ben de sayardım işte peynir var oğlum zeytin var,reçel var diye.O da sürekli başka ne var başka ne var diye sormaya devam ederdi.Asıl duymak istediğini sona bırakırdım ben de:kabak kızartması var oğlum deyince hah şimdi oldu işte derdi.Yüzü öyle yakışıklıydı ki kafasını kesip vitrine koyasın gelirdi.Yine kasılmaları devam ediyordu ve benim korktuğumu anlayınca gene ‘’Korkma anneciğim! Ölüm var bu dünyada.Hepimiz öleceğiz ben hiç korkmuyorum! dua et de ben senden önce öleyim,sen gidersen ben ne yaparım,bana kim bakar anneciğim deyip güya beni avuturdu….İşte böyle böyle 28 yıl yaşadı evladım.Bi sabah kahvaltı hazırlıyordum gene.Abisi de yeni evlenmişti ve karısıyla bize gelmişlerdi o sabaha karşı taa gurbetlerden.Abisi çok severdi A.’yı.Çok özledimseni kardeşim deyip sarılıyordu,şakalaşıyorlardı.Çok neşeliydi A.Yine beni sıkıştırıyordu ne var kahvaltıda diye.Yine kabak kızartmasını duyunca ‘’hah şimdi oldu işte’’anneciğim hemen ver de yiyeyim öyle canım istedi ki’’ dedi.Ben de hemen elimle ezip ezip yedirdim kuzuma.Daha üçüncü lokmasında birden değişti gözleri,donuk donuk bakıyordu.Abisi kendini A.’nın üzerine attı bağırıp çağırıp ağlamaya başladı.’’Oğlum yok bişey yine kasıldı,şimdi düzelir’’ deyip sakinleştirmeye çalıştım.’’Yok anne bu başka bu başka,beni boşuna göndermedi kardeşimin yanına Allah! Kardeşim ölüyor anneeee diye deliriyordu büyük oğlum.Ben hiç inanamıyordum.Bu sefer hiç korkmamıştım! Şimdi ayılacak ve ‘’korkma anneciğim’’ diyecek yine diyordum.Ama çoktan gitmişti çocuğum…Hep yalvarırdım Allah’ıma:yavrumu alırken acı çektirme ya Rab,kuş gibi bi anda uçuversin ruhu derdim…Allah’ım da onu aynı bi kuş gibi uçuruverdi.Bi anda gitti! En sevdiği yemeği yerken uçtu kuzum benim! Benim boğazıma düğümlenmişti hıçkırıklar! Zor tutuyordum kendimi! ’’yaa işte kızım,dünya böyle! 28 yıl ödetti Allah bana o cahilliğimin bedelini! Ama ben bi gün olsun yüksünmedim yavrumu! her ihtiyacını tek başıma ben gördüm! daha bi 28 yıl yaşasa gene bakardım! Hiç ağlamadım kızım ben,hep neşeyle baktım oğluma.sadece ölüm anı geldi gelecek diye korktum kriz anında..O çok cesur bi çocuktu.Ölümden hiç korkmadı! Hep bana cesaret verdi.Yaa işte böyle böyle kızım! Kolik de neymiş neciymiş,hepsi de geçer,harcama canlarını,güçlü ol ki yavruna bakabilesin! Sana bişey olursa kim bakar bu kuzuya! Ananın yerini kimse tutamaz! Ben kendimi toplamasam o suçlulukla kendimi yiyip bitirsem benim yavrum 3-5 sene bile yaşayamazdı.Bunları düşün yavrum! Dünyada neler neler var! ’’

Ben artık tutamadım kendimi….Bu yaşlıca bi komşu yüzü değildi şimdi,bu acının,sabrın ve inancın abidesi,her bi çizgisi paha biçilmez bi emeğin nişanesiydi..O günden sonra ben de kızıma hep ‘’KORKMA KIZIM! Hiç bişeyden korkma,ben yanındayım deyip güç verdim ikimize de…En zorlayıcı anımda da A:’yı düşünüp korkma Aslı,bu da geçecek diyorum hala….

..

Devamını Oku
Fatih Kovancı

Yıldızlar artık eskisi gibi parlamıyor.Ayın ise eski loş havası yok.Güneş ısıtmıyor artık yeryüzünü.Kuş cıvıltıları yok artık buralarda...Yağmur sonrası gökkuşagı da çıkmıyor artık.Güller eskisi gibi kokmuyor.Sen gittin gideli gülmüyor yüzler...Sensiz dertli bu gönüller.Sanki senmişsin koskoca şehrin neşesi...Senin sayende yaşıyormuş tüm şehir.Gittin ve bitti koskoca bir şehir.GİTTİN BİTTİK...
..

Devamını Oku
Gülseren Çobanoğlu

Herkes çevresindekilere gıpta edermiş
Kimse kendi elinde tuttuğunu fark etmez
Kendisinden yukarı bakan hiç mutlu olamaz
Aşağıya bakan hep huzurlu olur biliriz
Diyeceksin ki hiç mi mavi görmeyelim
Ha bulutun ha denizin mavisi fark etmez
Diyeceksin ki hiç mi yeşil görmeyelim
..

Devamını Oku
Ferat Atalay

Yalnizlik bir uçurumdur,ışıksız karanlıklarda. Yikilmis bir harabedir selamsiz topraklarda.Gecenin zifiri karanlığı gibidir, yıldızlardan ,aydan uzak.cansız bir bedendir yatakta.ve yalancı güldür bahçelerde ,dalgaların harıl harıl vurmasıdır kıyılara,Güneşin batması karanlıklara gomulmesidir dünyanın . Kundaktaki bir çocuğun inleye inleye ağlaması gibidir ve yaş akamaz göz pınarlardan.Cehenemin derinliklerinden , gün görmez mahkumdur güneşin o eşsiz ışığına.apansızca bir bu tarafa bir o tarafa dalından salanan yapraklar.,çölde uçan kartal, ve yavrusunu yuvasında bulamayan bir kuş.Bir annenin karnında başlar yalnızlık. dağların arasında göğe yükselmiş.adeta nöbet tutar gibi ağrı dağı misali.ve yağmur yağdırmayan bulutlar.çorak toprakların ot vermeyen topraklarda başlar yalnızlık.
..

Devamını Oku
Basak  Tunay

Kayıp bir denizin
Kayıp rüzgarlarında gezinir
Kayıp bir kuş

Kopup geldiği yerin kokusunu arar
Çırpınır,bir tanıdık yel,bir tanıdık dalga için
Çırpındıkça azalır ümidi
..

Devamını Oku
Hatice Elveren Peköz

Karakışların ardından açan bir kardelendi yüreğim.
Akdeniz’di dalgalı saçlarımda.
Alaca akşamların bir yerinde öylece,
Fısıldarken sevgiyi sessizce,
Bir ses vardı yüreğimde,
Haykırdı durdu yıllarca!
Dinmedi çığlıkları, bitmedi her nedense.
..

Devamını Oku
Yücel Kılıç

Sabah kalktım ve kuş sesleri aradım,
Yoktular,
Yağmur sesi aradım…
Serinliği vardı lakin,
Esaretini kaldırmamıştı
Karabulutlar.
Seni aradım sonra,başucumda,omzumda…
..

Devamını Oku
Emre Can Yavuz

Bir kuş olsam
Hayatı her zaman özgür yaşasam
Uçsuz bucaksız diyarlara uçsam
Gökyüzünün maviliklerinde kaybolsam
Sabahları avazım çıktığı kadar cıvıldasam
Pembe panjurlu evlerin camlarına konsam
Ah bir kuş olsam...
..

Devamını Oku
Tarkan Suçıkar

Anlamıyorsun minik kuş anlamıyorsun
Kocaman kanatların olabilir
Hatta çok hızlı uçabilirsin
Gitme diyorum sana dinlemiyorsun
Bir kurşundan hızlı uçabilir misin?

Dinlemiyorsun minik kuş dinlemiyorsun
..

Devamını Oku
Arda Türalemdar

O öldü
inadınamı? ne
doğum günlerini unutup,
öldüğü günü es geçiyorum,
doğum da ölümde bizimle diyorum.
o öldü,
bana bi şey bırakmadan! ...
..

Devamını Oku
Şenol Özcan

-hücredekine,yalnızlığına,yalnızlaştırılmış olana-



duvarların dili vardır
biliniz

..

Devamını Oku
Akın Kır

Sabahı müjdeler kuş cıvıltıları
Güneşi müjdeler
İnsalara günü getirirler

Beni bağlamaz kuş cıvıltıları
Güneş doğmuş, doğmamış
Ne fark eder?
..

Devamını Oku
Emircan Ögut

Bazen o gökyüzünde uçan kuş olur hikayelerim;
Sonu olmayan masmavi diyarda
Kelimeler düğümlenir ağzında,
Sen yine bir kuş olursun,
Uçmasını bilen bir martının,
Küçücük masum bakışlarıyla,
Yavrusu olursun bu hayatta.
..

Devamını Oku
Fikret Turhan

''Sevgi'' adında
bir kuş olsam...
Güllerin;
çiçeğinde seni...
dikeninde beni...
Arardım...

..

Devamını Oku