Kuş damdan düşünce
sarişin bir yürüyüşüdür artik ölümün
bir yagmurdur açilan kurakliga
bir yagmurdur kulübesi nisandan
ve onun ayaklarina dolanan o gökyüzü
kansiz yüzleridir diri kuşlarin
kuş düşünce camdan
..
Nedir bu kuş, bilmem ki? Sonbaharda bulutlar turunç renklidir. Sonbaharda yapraklar konuşur. Lodoslu İstanbul denizi ne baş döndürücü şeydir! Bir lodoslu günde vapura atlayıp her ipin, her madenin ıslık çaldığı bir vapurda Adalara gidip gelirim. Akşamüstü bazen Köprü´nün ortasında durup Sultan Selim´in arkasındaki bulutlarda kırmızı rengin oyunlarını seyrederken, bir sahra vahasında muazzam bir şehir, bir eski Bağdat, bulutlardaki deniz muharebesini seyrederdim. Tramvaylar o şehri taşır, vapurlar o bulutlar şehrinin muhariplerini götürür, biz, bu hakikî şehrin sakinleri, tiyatro seyircileri gibi sessiz, âdeta geçenler bile durmuş gibi olur, seyrederiz.
Minareden minareye asılı kırmızılıklar, portakala, Trabzon hurmasına benzer yemişler sarkıtan sonbahar akşamlarında ben bıldırcını hatırlarım. Hepsini, bulutlardaki eski Bağdat´ı, minarelerdeki ananasları, insanların eski elbiselerindeki şaşaayı, hamal çocuğunun çıplak ayaklarındaki renkten çizmeleri, ayyaşın etrafını saran eski şarap hâlesini, hepsini; bütün bu yalancılığı, binbir gece hikâyelerinin ancak çocukları saran rûyasını, hepsini bir tarafa bırakıp bir beli kuşaklı adamın iplere dizip meyve hevengi gibi götürdüğü bıldırcınları düşünürüm. Ben, serçeleri de, atmacaları, saka, florya, isketeleri de severim, hattâ uzak memlekete kuşlarını rûyalarımda görür, bazan şiir yazacak gibi olduğum zamanlarımda, papağan, tavuslar, cennet kuşları da görür gibi olurum.
Ama bıldırcın! ... Sen, bizim göklerimizin muhacir kuşu! Seni sevdiğim, sana yakın olduğum kadar, ne baharımızın müjdecisi, dostumuz, âdeta köylümüz gibi olan çamur kulubeli, çalışkan, hiç kaçmayacaklar, yanımızda gezecekler gibi oluverip de bir gün habersiz bizden kaçan kırlangıçları; ne de o kızıl gagası, muhteşem kanatları, ince uzun, sırım gibi bacaklarıyla leyleği, damlarımızda, bacalarımızda, hemen yanıbaşımızda yeri olan, hayatımıza, âdetlerimize, ocağımıza, hemen hemen bir nevi melânkolimize karışmış olan leyleği, sana tercih ederim.
..
Dert değil kuş gribi, gam değil kuş virüsü
Esas birinci tehdit Buş oğlu Buş virüsü!
Yerden, gökten, denizden vuruyor ülkeleri
Bertaraf edilmeli saldırgan puşt virüsü!
16 Ekim 2005/Vakit
..
1.Fakir kuş hiç unutmaz, kitapların yakıldığı yıldı
Kırk kapıdan birden devletle girdiğini gördük
Başsız bir at ve içindeki solgun süslü binicisinin
Dervişlere göre parçalanmış ölüm doğudan dönüyordur
..
Avluda bağırıyor acı acı bir kuş,
madeni bir para kasada.
Tüyleri biraz hava,
ve yok oluyor ani bir parıltıda.
Belki hiç kuş yok
..
Bana çiçek gönderme
Bir kus ağacı gönder
Dallarında gezinsin
Kül rengi güvercinler
Konsunlar yastığıma
Uyutmak için beni
..
Kuş çiziyor ellerim devingen bir makina
İnciçiçeği ellerim değse memeler oynar
Ellerim su kıyısında ürkek geyikler
Ellerim kanayan sevi ellerim İsa
Uzatıyorum çekip çiçek sapını Ay'a
Ay duyarsız örtmüş yüzünü yüreğim karanlık
..
Bir kuş varmış kumrugillerden. Bu kuş softalara göre:
Üzküru Rabbeküm
Üzküru Rabbeküm
Türkçesi;
Rabbinizi zikrediniz
Rabbinizi zikrediniz
..
Mezarlarda susarken dilsizler, dudaksızlar;
Üstlerinde ot biter, kuş öter, arı vızlar..
..
HIÇKIRIK
Eskiden bir deyim vardı
Mutluluklar için söylenen..
Gül bahçesi, kuş kafesi
Gibilerden.
..
Kalbimin derinlerinden bir kuş uyandı
ve uçtu gökyüzüne doğru.
Yükseldikçe, daha ve daha,
büyümeye başladı daha da.
Önce bir kırlangıç gibiydi,
sonra tarla kuşu ve kartal,
..
Ney eyledin ruhu aşka
-Aynaya atılan taşın-
Boşluğa düşmesi gibi
Ben yokum nefesten başka
Kuş derken kuş sesi gibi
Ney eyledin ruhu aşka
..
Ama neyle? Şarapla, şiirle, ya da erdemle, nasıl isterseniz. Ama sarhoş olun.
Ve bazı bazı, bir sarayın basamakları, bir hendeğin yeşil otları üzerinde, odanızın donuk yalnızlığı içinde, sarhosluğunuz azalmış ya da büsbütün geçmiş bir durumda uyanırsanız, sorun, yele, dalgaya, yıldıza, kuşa, saate sorun, her kaçan şeye, inleyen, yuvarlanan, şakıyan, konuşan her şeye sorun, 'saat kaç' deyin; yel, dalga, yıldız, kuş, saat hemen verecektir karşılığını: 'Sarhoş olma saatidir. Zamanın inim inim inletilen köleleri olmamak için sarhoş olun durmamacasına! Şarapla, şiirle, ya da erdemle, nasıl isterseniz.'
..
Kalpağımı kafese
Kuşu kafama koydum dışarı çıktım
Ne o dedi komutan sokakta
Selam vermek yok mu artık?
Hayır, dedi kuş;
Selam vermek yok artık.
Bağışlayın, dedi komutan:
..
Koyup zarfın içine, üstünü acıyla pulladım
Sana bir sevinçlik menevişli kuş yolladım
Son kuşlarımdı bunlar, dedim telef olmasın
Geçti artık göğsümde kuş barınmaz anladım
Esti rüzgâr bozuk bozuk, örselendi yüreğim
..
Ağaç, kuş ve güneş
Sizi dertsiz bildim
Dertli günümde..
Sokak, seni sevdim
Ellerim cebimde..
Bulut, seni aradım
..
Alacakaranlıkta beyaz bir kuş konar omzuna,
kucaklar onu şen şakrak, fısıldar:
-Haydi bu yalnız gecede
gizlenelim senin düşlerine…
-Ödünç ver kanatlarını
Uçayım boydan boya yalnız göğü…
..
kuş ağzıyla anlat o masalları
o masal çocuklarına
sesine imbatı kat
göz göz nilüferler açsın gözlerinde
akşam, sefalar getirsin
ocakta alevden yazılar
gaibi oku!
..
Her kuş güzel olmaz
Her kuşun yuvası sağlam olmaz
Her kuş temiz olmaz
Her kuş daldan dala konmadan durmaz
..
Göğüs denen, şu kafes,
Ruh, içinde kuş gibi.
Kafesten, çıkar nefes,
Uçar gider, kuş gibi.
Ruh, çırpınır kafeste,
Yaralı, bir kuş gibi.
..