KUŞ ŞİİRLERİ

KUŞ ŞİİRLERİ

Yusuf Önder Bahçeci

Bir kuş gibi nasılda uçup gittin ellerimden,
Seni sevdim, seviyorum, seveceğim ben,
Allah aşkına söyle be ayrılık neden neden,
Bir kuş gibi nasılda uçup gittin ellerimden,
Seni sevdim, seviyorum, seveceğim ben...
..

Devamını Oku
Kemal Bölükbaşı

Boşuna da deli gönül boşuna
Gidemedim ben o yârin hoşuna
Akıl ermez yaratanın işine…
Kuş tuttum ağzımla sevilemedim.

Ay çekildi bulutların ardına
Yâri olan erden vardı yurduna
..

Devamını Oku
Arif İbiş

Bir kuş olup uçsaydım,
Gönlümün beni çektiği uzaklara
Kimsenin görmediği, gelmediği
Issız, sessiz bir adaya...

Bir kuş olup uçsaydım,
Başı dumanlı gavur dağlarına
..

Devamını Oku
Adnan Bal

Seninle biz ölesiye dost idik
Bu sevgiden korkup kaçma minik kuş
Sen sevmezsen seni gerçek seven var
El aleme mavi boncuk saçma minik kuş

Mavi zambak koru asil rengini
Elbet birgün bulacaksın dengini
..

Devamını Oku
Recep Atak

İnsan dediğin kuş misali
Kah burda,kah orda
Kuş gibi de vurulur sonunda
Kah, bir güzele rastladığında
Kah, idealleri uğrunda
Kah, üç fidan olur darağacında
Hey gidi hey…
..

Devamını Oku
Rıdvan Cankiç

Terk eyledi bende yarattığın kuş,
Hani şu seni görünce yerinde duramayan.
Göğüs kafesime kadar çarpan,
Uçmak ve sana gelmek isteyen kuş.
Bende öyle yapacak sandım;
Sana gelecek, beni sana anlatacak,
İçeride sana ait olan cenneti gösterecekti.
..

Devamını Oku
Özgür Parlak

her sabah bakarım
karşıdaki evin
güneş vuran çatısına
baktıkca gözlerim dolar
kuş olmalıydım kuş..
..

Devamını Oku
Salih Erdem

“Düşün be kardeşim hayatı dercet” İlhami Aslantaş’ın verdiği bu ayak şiirin yazılmasına vesile olmuştur.


Zamanın kumpası tarihi biçer
Darağacın yolu özünden geçer
İdamlık gömleği kumaş mı seçer
…………..İrfanını fecret geç kalma güne
..

Devamını Oku
Orhan Tiryakioğlu

Ben bir kuş olayım; meselâ arıkuşu gibi
Kanat çırpayım yürek titreği,
-can havli, pırpır
Kimse bilmesin içimdeki seviyi
Zâlim ellerde son bulayım..

Sen bir kuş düşün; kartal benzeri,
..

Devamını Oku
İnayet Koçak

çiçekler soluk gözlerinde
güneşe küs
bana küs
ne oldu sana sevgli...i.koçak
..

Devamını Oku
İnayet Koçak

çiçekler soluk gözlerinde
güneşe küs
bana küs
ne oldu sana sevgli...i.koçak
..

Devamını Oku
Kutsal Çakıroğlu

Bu gün parkta ağaçların altında duran tahta bir sıranın üstünde,otururken
hafiften esen rüzgarla dalından iki sarı yaprak düşmüştü yanıma elime aldım
garip bir şekilde bizi düşündüm hüzünlenerek ve hayal ettim o an..
işte tam şimdi seninle beraber birlikte burada olmalıydık...Sen benden önce gelmişsin parktaki tahta sıraya oturmuşsun ve ben sessizce gelip arkandan yavaşça dolaşıp ellerimle gözlerini kapamalıydım...ellerim gözlerini kaparken kim olduğumu sormalıydım...ve yanına otururken kapalı kapılarımızdan fırlayıp gelen tüm duygularımızla gülüşlerimizle konuşarak şakalaşmalıydık sen gazeteni okumalıydın bende çayımı yudumlamalıydım sonra okuduklarından konuşmalıydık ondan bundan...ve akşam güneşinin denizin üzerindeki ışıldayan yakomuzlarını kıyıya vuran nazlı dalgalarını seyretmeliydik seninle..uzaktan gecen gemilere bakıp gideceğimiz yerleri birlikte düşlemeliydik ve şimdi sen olmalıydın yanımda bu iki yaprak gibi.. düşerken bile bu yapraklar gibi birlikte olmalıydık bu yerde..sonra akşamın serin ılık rüzgarları esmeliydi uzaktan saçlarımıza tenimize...ilk karşılaşmamız gelmeliydi aklımıza bir akşam üstü gözlerimizin ilk sevişmesi telaşı içinde terlemesi düşmeliydi yüzümüze...Aşk bulutlarının hızlı dansında sevda yağmurularında ıslanarak sevgi damlaları ile toprağa ekinler ekerek yeni filizler vermeliydik rüzgarlarla buluşup dağlar tepeler aşarak yaşamalıydık birlikte olmalıydık seninle...Bir kuş sesiyle başımı kaldırıp yanımdaki ağaça bakınca tüm hayallarim bir kuş gibi uçup gitti...El sallamadan ardından baktığım o vapur keşke seni bana bırakıp ayrılsaydı gönlümün iskelesinden. beni bir başına yanlız bırakıp gitmemeliydin....şimdi yalnız oturup dolaşacağım bu parkta yalnızlık umurumda olmamalıydı....
..

Devamını Oku
Hatice Türkmen Yurtseven

Saatler geçer ben geçerim
Zaman bitmez ben biterim
Kader çizgisine yazılan gerçeklerin
Hiç yabancısı değilim


...türkmenkızı...2016
..

Devamını Oku
Cemalettin Turan

Aynaların suçu yok, gördüğünü anlatır
İster darıl ister küs, cismin neyse yansıtır
Riyâ nedir bilmezler, biraz mahzûn baktırır
İster darıl ister küs, cismin neyse yansıtır

17 Temmuz 2015 - Kaletepe
..

Devamını Oku
Hüseyin Celep

Küs idim seninle,
Şimdi küs değilim.
Günah diye barıştım,
Ama dost değilim.

Ankara/2013
..

Devamını Oku
Hanifi Kara

HANGİSİ DEĞERLİ?

Değerl’olan kuş mudur, yoksa kuş kafesi mi?
Cemaat mi, câmi mi; at mı, süvarisi mi…? ? ? ! ! !

09/10/’16
Hanifi KARA
..

Devamını Oku
Osman Demircan

Pencereme vuran güvercinler döküldüler. Ben onlara bir şey yapmadım. Her şey kendiliğinden oldu. Sadece ben evim sıcacık olsun istemiştim. Karda kışta evim soğuk almasın diye cam taktırmıştım. Nereden bilecektim güvercinlerin pencereme çarpacağını. Nereden bilecektim benim rahatlığımın bir başkasının huzurunu bozacağını. Evim benim yuvamdı sadece. Sığındığım bir dört duvardı. Oysa masmavi gökyüzü ve yemyeşil dallar onlarındı. Cami önleri ve şehir meydanları hep onlarındı. Neden beni sımsıcak evimde buldular. Neden pencerelerimden kan içinde döküldüler. Bir manzara istemiştim sadece doğanın güzelliklerini camlarıma vuran. Neden benim mutluluğum bir başkasının mutsuzluluğu oldu. Oysa hep insanlara kızardım kendi rahatlıkları adına başkalarının rahatlığını kaçırdıklarından için. Güvercinleri kaçıramadım pencerelerimden. Ekmek kırıntılarıyla doldurdum ben gözyaşlarımı. Öyle bir dünyada yaşamaktayız ki birisinin eti bir başkasının sofrasında. Bir başkasının gözleri bir başkasının bakışlarında. Herkesin bir başkasından ne koparabilirim çabasında olduğu bu zalim dünyada evime kapanmıştım. Camlarımı tüm insanlara kapatmıştım. Şimdi bu güvercinler de nereden çıktı. Neden benim gökkuşağı rengindeki dünyamı bir yağmur kaçağı gibi griye boyadılar. Dünyanın tüm kuşları evimin üzerinden geçerken, ben yerden göğe kadar haklıyken, neden tüm güvercinler penceremden döküldüler. İnsanlar hep dört bacakları üzerine düşerken, ben yine yüzümün üstüne düştüm. Yine her şeyi elime yüzüme bulaştırdım. Pencereme vuran güvercinler döküldüler. Ben onlara bir şey yapmadım. Her şey kendiliğinden oldu. Sadece ben evim sıcacık olsun istemiştim. Kuş tüyü yastıklarda yatmak istememiştim oysa. Nereden çıktı bu kuşlar. Neden beni kanatlarıyla acılara attılar. Kanadı kırık bir kuş görsem sanardım ki bütün gökyüzü başıma yıkılacak. Bütün kuşları alıp uçurmaya çalışırdım. Şimdi güvercinler uçarak tüm gökyüzünü başıma yıktılar. Kollarımı kanatlarımı kırarak beni kediler dünyasında, bir güvercin tedirginliğinde yaşamaya mahkum bıraktılar. Nereden çıktı bu güvercinler. Onların üzerine arabamı sürmemiştim ki. Onları ben gözlerinden vurmamıştım ki. Niçin beni böyle ağlattılar. Neden beni hayatın en güzel yerinden, pencerelerden vurdular. Hayatımı neden bir zindana döndürdüler. Ben insanları hiç rahatsız etmek istemezken, neden insanlar beni karanlığa boğdular. Neden insanlar güvercin edasıyla pencerelerimi kurşunladılar.
..

Devamını Oku
Ahmet Söyler

Öyle bir dertsin ki,başlara belâ,
Dünyada ilacın yok be Minik Kuş.
Islah olmuyorsun,eylesin Mevlâ,
Yıllarca döşekte çek be Minik Kuş.

Baykuş oldun gariplerin virana,
Ödülüm var Minik Kuş'u vurana.
..

Devamını Oku
Şaban Eroğlu

Merhaba bayan! Ritimli yollardan geldim, ellerimde nakaratlarını taşıyarak bütün aşk dolu şarkıların. Parmak uçlarınızda ölmeye geldim bayan. Yerin altından gelen bir rüzgar vardı yanı başımda dün gece uyurken oysa ama bu gece ölmek istedim bayan, parmak uçlarınızda. Özellikle işaret parmağınızın ucunda, sesini duyuramayan bir kuş gibi, dalına nokta konan bir kuş gibi ölmek istedim. Size sadece kendim geldim, bir kaç nakaratı da beraberimde getirdim. Hayallerim kırıldı yolda, nefesim kesildi. Ruhuma bir kurşun sıktılar, hislerimi işte o delikten düşürdüm. Ben kimseyi sevmiyorum artık. Yalan söyleme. Peki, bayan. Bu nakaratlara fazla tuz katmayalım, hepsi büyük yaralara sahip. Eşlik edelim ölmeden önce, saygı duruşunda ağlayalım, nefesimizi tutalım, sesimizi keselim. Sadece yaşlarımız aksın; ben parmak ucunuzda.. Bana bir kağıt verir misiniz? Teşekkürler bayan. Hayır, kalem vermeyin. Ben mektuplara ağlamayı seviyorum, gözyaşlarımın yanımda kurumasını istemiyorum. Başka bir şehirde buharlaşsınlar, benden uzakta. Peki. Öyleyse, geceyi beklemeyelim bayan. Beni şehir dışı bir yol kenarında öldürün.
..

Devamını Oku