senin kuşlarını çok uçurduk gökyüzüne
şimdi biraz da benden bahsedelim
sesimin efsununa neden engerekler çöreklenmiştir
Serde gençlik vardı.
ham hayaller sofrasından aç kalkardık,
karamsarlığın kör kuyularında susuz.
ilham giriftleşirken
devrik cümlelerin peltekliğinde
kelimeler uykusuz kalır,
Ne önemi var karaya vuran balinanın
Kimden düştüyse düşmüş şu kanlı coğrafya
Natürmort bir Çinli den mi?
Yoksa kenarsız bir ağzın ortasından mı?
Belki olumsuz hava şartlarına muhalif bir Rus tan
Ehliyetsiz çocukları bu nihayetsiz yollarda görünce
İÇİMDEN KUŞAT BENİ
Çık da kuyudan
Ara yücede beni
Mavi gül diye
Dağıt gecede beni
misket bir kelime
oynarız belki bu şiirin içinde bile
oynarız ölümün bir avuç bahçesinde
ilginizi çekmez
bir elma ikiye bölündüğünde
deminden sonraya
evvelden ahire
geçerken
korkuyu endişeden
sakardı yağmur
önüne ne gelse yıkardı
yıkardı yağmur
ölüme ne gelse yıkardı
yehova şahit değil
Alemlere rahmet gelecektir, dedi İsa,
Nur saçmaya Ahmet gelecektir, dedi İsa.
Davet mi var Hira dağına, ya resulullah,
Vehyin meleğiyle sana nur gönderip Allah.
birazdan bir adam
o iş bildiğin gibi değil
bak anlatayım diyecek yaklaş on sekiz yaşıma
ne arzu bilir kendini koleraya yatınca
ne hülya tutarsız bir ateş
ne de gövdesi esmer bir kapı çıkmıyor karşıma
içimdeki yağmur
içimdeki göle yağıyor
ve göl buğulanıp
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!