birisi bedel ödemek mi dedi
galiba yalnızlıktı bu bahsedilen kayıplar silsilesi
boşvermiş görünümün altında bir yokolma
biraz acı hayat suyuydu
ne toprağı özlemek
ne hayatı içine çekmek bu peyderpeyliğe çare
Sen ekim sağanağı
Günaydın gözlerime düşen çiğ tanesi
Günaydın en hüzünlü sonbahar çiçeğim
Çiğdemim
Samyelim
Aymaz Sevdam
ben hep durgun
bulanık saçma sapan bir su içindeyim
kuşların cıvıltıları
baharın anlamsız güzelliği
hep sepya bir renk gelir gözüme
gözlerinin görünmezliği
seviyorum
ne adını, ne gözlerini unuttum aslında
benliğimde bir humma gibi dağılışını unutamadım
seviyorum
ne sesini, ne gülüşünü unutamadım
...kavrulan heveslerime nasıl çivileme daldığını
esrik yakutları betimlenmiş ömrünün
alaca zamanında sonbaharın çınar elleriyle seslenince
yağmurlu göğün serabına, kırmızı kanatlı Anka çığlığı
inlemesi bitmez özlemi şavkıyan pervinlerin
gecede, alacakaranlıkta, eksik manada,
simay uçurumda kelimeler yankıda
bilemem neyedir yalnızlık
nicedir bu pişman koyverişler
kahve tadı gözlerin hala aynı gülmesi
nedendir kırmızının acı tutkusu
kelimelerin boğaza takılması yakarıştan öte
bendeki şairlik hevesi
acının şiiri mi olur
yine meçhul bir sabaha uyandık
kime yanmalı bu çağda
hangi ağlayışımı sızlatmalı
ne derin benim yanışım
kim anlar kim dinler sözlerimi
o kadar ki yağmur...
güneş soğuk,
küller savruluyor...
bu yalnızlık olgusu
bir durum komedisi...
bekleyen değersizlikler,
senin gülüşün güzeldi
bir çığ gibi güzeldi ömrüme düşüşün
peyderpey girişin dünyama
güzeldi hepsi konuşmalarının
kapının önünde duruşun
hayata çarpa çarpa varoluşun
ne kadar çok şey değişmiştir şimdi gözlerinde
şiir ötesi bir mevsim ve sarnıçlar gam yükü
nihayetinde heybetiyle duran İskender lahiti
tarih kokar gözlerindeki can ışığı
biraz felsefeye değer
biraz hiçliğe…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!