Bir mahşer yeri kalabalığında kaynaşırken yıldızlar!
İşte şu kilitli halkanın zincirlerine asılı kalmış kapım
Müebbet yemiş bir idam mahkûmunun silueti gibisin
Hükmü giydirilmiş çilehanende… Kaç yıllıktır yasın
Hüznü şöhretin ılgıt ılgıt esen rüzgârların fısıltısında
Yağlı urganlarına asılı gebe bulutlar
O halde beni de asın gözyaşlarımdan.
Kaç geceye tanıklık edecektin
Sabahlarına doğacak güneşli umudunla
Al duvak ak tülleri gelinliğin taç ayak
Baş eşiğine kapaklanarak öpüp
Uğurladıkların hani nerede
O siyah takım elbiseli cengâver şövalyelerin.
Kaç sıcak dokunuş
Kaç sevdalı sevinçlerin coşkusu
Hafızaların sayfalarından
İzler taşıyor
‘’Ölümsüzlüğüne ant içmiş devrim gibi.’’
Nasıl da ferahlık yayıyor bakışlarına dokunmak
Hasletim gözlerimde tutuşan dev bir alev!
Yaylım aralıklarından akıp
İşte yeniden geldim der gibi.
Atını mahmuzlayan bir süvari esintisinde geçmek anıların biçtiği
Saatlerin uzandığı zamanın yolcusu muyum tarihten kim bilir
Hayat koridorlarına kırıp doğurmak güneşi
Garip kalan adımlarım kapına dayalı ellerim
Paslanmaz çelikten midir nedir!
Kalp mahkumu...
Kör kilit demirlerin.
Müslüm Bayram
Kayıt Tarihi : 10.3.2025 12:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!