Köpekten Kaçan Uzaylı Ahtapot

Mehmet Tevfik Temiztürk
21964

ŞİİR


31

TAKİPÇİ

Köpekten Kaçan Uzaylı Ahtapot

Uzaylı denildi mi biraz da masal uyduracaksın,
Yine de sakın deme, nasıl olsa meydan boş.
Uydur uydurabildiğin kadar misal âlemimiz çok geniş.
Zaten gerçekleri söylesen deliller ört bas edilecek.
Bari biraz da biz hikâye uyduralım da,
Hem hikâyeler delil değildir yok edilemez.
Hem de bu hikâyemiz bizi neşelendirecektir…

Zaten gerçek bir uzaylıyı elimize alsak ta,
İşte bu bir uzaylıdır desek bile,
Alacağımız cevaplar aynen şunlardan birisi olacaktır…
“-Hayır, efendim yanılıyorsunuz bu bir meteoroloji balonudur! ”
“-Hayır, efendim bu bir ışık yansıması olayıdır! ”
“-Hayır, efendim bu bir varsanımdır! ”
“-Hayır, efendim Uzaylılar diye bir şey yoktur ve olamaz! ”
“-Güvenlik, güvenlik Beyefendiyi buradan çıkarır mısınız? ”
Güvenlikten iki beyefendi koşarak içeri girer,
Kibarca dışarı çıkarılırsın.
Daha da ilerisi çeşitli ilaçları tedavi etme tavsiyesi,
Ardından Uzaylıların olmayacağı ile ilgili ikna çabaları…
Bu esnada da olan bizim uzaylımıza olacağından,
Uzaylı elimizden alınacak, üzerinde çeşitli deneyler yapılarak,
Zavallı zeki masum yaratık cağız aç ve susuz öldürülecektir…
Çünkü biz Dünyalıların teknoloji anlayışları aç ve susuz öldürmektir,
Her uzaylı şarj ile doyacak diye bir kural yok ki,
Bazı uzaylılar Hint Fakirleri gibi fakir olamazlar mı?
Biz Dünyalılar başka da bir çeşit de usul tanımayız…

Asıl konumuz köpekten kaçan uzaylı ahtapotlar;
Ege Denizi’ne düşen küçük bir UFO,
Bizimkilerin acemiliğinden olsa gerek,
Ve içerisinden hiçbir uzaylının çıkmamasıyla başlıyor…
İlgili tüm kişiler tarafından tedbir ve gizlilik amaçlı,
20 Km çapında olay mahalli çembere alınıyor…
Hiç kimsenin yaklaştırılmadığı,
Bir kuşun bile uçurulmadığı bu geniş alanda,
UFO’nun camsız fakat özel bariyerli kapağı açıldığında,
Ahtapota benzeyen bir uzaylı yaratıkla karşılaşılıyor…
UFO’ların pencerelerinde cam olmaz,
Cam bölümü vardır ama içeri hava bile girmez.
Bu çok özel bir teknolojidir…
Görünmez uçaklar gibi bir şey.

Bizim Dünyalı bilim çevreleri,
Bu boşluklu zannedilen pencereyi açık zannediyorlar,
Ve içerisinden bize yalvarırcasına bakan, zavallı uzaylı ahtapotu,
Bizim gariban ahtapotlarla karıştırmış olacaklar ki,
Bilim adamları o anda birden bire sinirleniyorlar…
“Bu ahtapot bizden evvel UFO’dan içeri nasıl girebilmiş! ” Denilerek,
UFO’dan dışarıya atılarak, oradan geçen bir balıkçıya veriliyor,
Oysa bu ahtapot, gerçekte bizden çok akıllı bir uzaylıymış…
Köfte ekmek parasına satılan bu ahtapotu,
Satın alan bu balıkçı da olay mahallinden hemen uzaklaştırılıyor…
Balıkçı tarafından da lokantaya satılmak üzereyken,
Fiyatta anlaşılamadığından tekrar balıkçının evine getiriliyor,
Mutfak mermerinin üzerine konuluyor…
Ahtapot acıktığından gece vakti kalkıyor ve
Önce kendisine bir kahvaltı sofrası hazırlıyor,
Üstüne bir de sigara yakıyor, sigara yasağını bildiğinden olsa,
Sigaranın dumanını da bir hortum vasıtasıyla,
Dışarı doğru üflemeye başlıyor,
Çünkü daha evvelden bir kez daha, “Gliese 581 in,
Bir gezegeninden, yardım amaçlı, Dünyaya geldiklerinde,
Belediye ekiplerince 2 kere yakalandıklarından,
Tedbiri elden bırakmak ta istemiyorlar…

3 kilogramdan, 300 kilograma kadar ağırlıklara varabilen,
Bir çift gelişmiş gözleri, körelmiş kulakları, burunları,
Ağızlarında dişe benzer yapının bulunmaması,
Baş görevi yapan, karınlarının çevresinden 8 adet kol çıkması.
Uzunlukları aynı olan bu kollarından,
Yapıştırıcı hava taşıyan vantuzları bulunması gibi…
8 kolları ile birlikte tüm vücutları da beyin görevi yapabilmekte olan,
Bu uzaylı Dünyalıların bilmediği birçok değişik iç organlarıyla,
Bir adım sonrayı hissedebildiklerinden,
Omurga ve deri taşımayan bu türleri,
Bizim Dünyalı ahtapotlardan ayıran tek şey,
Ananas, mango, kivi gibi meyveleri çok sevmeleridir,
Vücutlarının bizlerden farklı olarak, Arsenik tuzu taşımış olması,
Havada uçmayı suda yüzmeye tercih eden tür durumuna sokmuştur…
Ve kapalı alanlardan hoşlanan bu uzaylı türlerin,
Bilgisayar kullanma becerilerinden tut, tüm teknolojilerden anladıkları,
Mutfak işlerinden, her çeşit ev işlerini bile yapabilen,
Çocuk bakan bu ahtapot uzaylı yaratıklar,
Farklı boyutlarda yaşayabilmelerine rağmen,
Flaş belleklerin, USB ahtapotlarının ve
Diğer dijital hologramların geliştirilmesinde,
Bizlere yol göstermiş ve faydalı bir dost olmuşlardır…

Uçarken kanatlarının açılması, helikopter pervanesi gibi çalıştırılması…
İlk 4 kolunu birden, Peygamber böceği gibi açtıklarından,
Diğer 2 kollarını geriye doğru salmalarından, helikopter görünümü almışlardır…
Kalan kollarını da yön belirlemede ayak veya kol olarak ta kullanabiliyorlar…
Küçük olan karınlarını, akciğer ve karaciğer karışımı,
Daha çok ta kalbe benzeyen, bir organı, hava ile doldurarak,
Hızla emerek geriye doğru püskürtmeleri sonucu,
Havada helikopter gibi uçabilmeleri nedeniyle,
Bu tür uzaylılara otoritelerimizin sarsılmasından korktuğumuz için,
“Meteoroloji Balonları” kod adı verilmektedir…

Bu ahtapotun bir uzaylı olduğunu anlayan balıkçımız,
Teknesiyle araştırma sahasına defalarca girmiş,
UFO’dan çıkarılarak kendisine verilen ahtapotu,
Uzaylı arayan bilim adamlarına doğru uzatmış…
“-Aradığınız şey budur alın! ” Demiş…
Bilim adamları bu duruma defalarca sinirlenmişler,
“-Daha yemek vaktine var hem biz ahtapot yemeyi düşünmüyoruz! ”
“-Bu deliyi buraya kim soktu, alın götürün! ” Demişler,
Ahtapotunu elinden alıp denize salmışlar,
Balıkçımıza da 2 Lira 32 kuruş, para cezası kesmişler…

Duygusal tavırlarından dolayı,
İnsanları hiçbir zaman terk edemedikleri,
Hatta insanların kedilerine, köpeklerine bağlanabildiklerinden,
Çoğu zaman da köpekten bile kaçabilen bu ahtapotlar,
Köpek tarafından kovalandıklarında,
Çok komik bir görünüm oluşturmaktadırlar...
Düşünün bir kere, havlayarak koşan küçük kara bir köpek,
Önünde korku ve panik içerisinde kaçan 8 kollu bir ahtapot,
Bu olay izlenilirken bu uzaylının ne kadar aptal olduğu da anlaşılmaz mı?
İstese uçabiliyor, ama köpeğin havlama sesi,
Onun uçma içgüdüsünü bir anda bloke ederek,
Panik içerisinde insan gibi koşmasına neden olabiliyor…
O anda eğer yol kenarında 2,3 veya 4 adet bisiklet bulabilse,
Hepsine de birden bire bine biliyorlar…
Ve 3,4 bisikleti birden tek başlarına
At arabası gibi 8 ayaklarıyla kullanabiliyorlar…

Her ortamda rahatça yaşayabilmeleri,
İnsanlarla çok iyi ilişkilerde bulunmaları,
Hatta bazı oyunlarımıza katıldıkları gözlemlenmiştir,
Tavla, satranç ve iskambil oyunlarını çok sevdiklerini,
Kafa sektirmece oyunlarında,
Topu yere düşürmeden sekiz kollarını kullanarak,
Sanki sekiz kişi ile top oynuyor gibi, pozisyonun da alabilen bu uzaylılar,
Top yere düşmeden tam 90 dakika oyun oynayabiliyorlar,
Topun karşısındaki insanın eline geçmemesi neticesinde,
Bu bencil davranışlarından dolayı,
Yaptıkları maç tek kişilik oynanabilmektedir,
Bu durumda biz seyirci konumundan kurtulamadığımızdan,
Top ne elimize ne de ayağımıza gelebilmekte.
Oyunun sonunda çok sevinen bu uzaylı türler,
Özellikle hakiki deri Pakistan Malı futbol toplarını,
Oyunun sonunda ağızlarına alıp patlattıkları ve yedikleri de
Ve bir puan kazandıkları da çok iyi bilinmektedir…

(2001)

Mehmet Tevfik Temiztürk
Kayıt Tarihi : 29.4.2012 18:32:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Tevfik Temiztürk