dağın hareminde doğan çocuklar
dağın eteğine gömüldüler
acıyı soğutur diye sığınmıştık dağlara
yaşadıkça yalınlaştı acılarımız
nemini bulunca yumuşar sanarak
çok uzun bekledik toprağın devrilmesini
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
siz insanların idam edilmeleriyle değil,abdest alıp almadıklarıyla ilgilisiniz galiba Feyzi Bey..
avukatları ve idamları sırasında yanlarında bulunan Halit Çelenkten dinlediğim kadarıyla aktarayım ve merakınız giderilmiş olsun..
idam edilen üç genç de abdest almamışlardır.
önce Deniz idam edilmiş,ölümü 25 dakika sürmüştür.
ölümünün uzun sürme nedeni boyu ve kilosu gerekçe gösterilerek çift ilmek yani düğümle ipe asılmış olmasının sonucudur.Yani idam edilirken bile bir kez daha işkence uygulanmıştır.
Deniz'in idamı Hüseyin'e,Hüseyin'in idamı Yusufa seyrettirilmiştir.
durum budur Feyzi Bey.
'Hocanın dediğini yapın’
Seyit Çiftçi, merkez komutanına itirazından sonra yaşananları şöyle anlattı: “Orada bulunan bir paşa, ‘Hoca ne diyorsa onu yapın’ dedi. Yusuf Aslan ile Hüseyin İnan’ın elleri çözüldü, abdest aldılar ve Kelime-i Şehadet getirerek darağacına gittiler. Deniz Gezmiş ise böyle bir şeyi kabul etmedi. Ancak onun idamı kötü şekilde oldu. Boyu uzun olduğu için ayağı takıldı ve boynu kırılmadığından yaklaşık 45 dakika orada can çekti. Sonra da hayatını kaybetti.”
Günün haberlerinden alınmıştır.vesselam.
bildik.her ağacın mülkü toprağı kadar
dağın haremine inen su kirlenince
seni ölmeden önceydi, bildik
bu dünyadan sağ kurtulan olmamış
Güzel...
Tebrikler
anlaml düşündürcü mesajı açık güzel bir şiir kaleme sağlık
'Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is,
Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz
Beni bilimle anla iki gözüm, felsefeyle anla,
Ve tarihle yargıla...'
Bal değildir ölüm bana,
İdam gül değildir bana,
Geceler çok karanlık,
Gel düşümdeki sevgilim,
Ay ışığı yedir bana...
Ahh... Ben hasrete tutsağım,
Hasretler tutsak bana
Bıyığımdan gül sarkmaz,
Bıyık bırakmak yasak bana,
Mahpus bana, sus bana.
Yağlı ilmek boynuma...
Sevgili yerine
Koynuma idamlar alır, idamlar alır yatarım,
Ve sonra sabırla beklerim,
Bulutları çekersiniz üstümden,
Suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız,
Ve o güzel geleceği getirirsiniz bana...
Ölüm tanımaz işte o zaman sevgim,
Tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına, doğrulurum,
Gözlerimde güneş koşar,
Ve çiçekler ekersiniz, çiçekler ekersiniz toprağıma...
Duygu bana, öykü bana,
Roman gibi her an bana
Hücremde yalnızım gel,
Gel düşümdeki sevgilim,
Soyunup hazırlan bana.
Biraz sonra asmaya götürecekler beni,
Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni,
Hoşçakalın sevdiklerim;
Dört mevsim, yedi kıta, mavi gök...
Bütün doğa hoşçakalın...
Hoşçakalın sevdalılar,
Çocuklar, üniversiteliler, genç kızlar,
Sonsuz uzay, gezegenler ve yıldızlar,
Hoşçakalın...
Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları,
Sevda türküleri ve şiirler.
Bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler.
Dağlarında yürüdüğümüz toprak,
Yalınayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın...
Hoşçakalın ağız tatlarım;
Sıcak çorbam, çayım, sigaram...
Havalandırma sıram, banyo sıram, kelepçe sıram...
Parkamı, kazağımı, eldivenlerimi, ayakkabılarımı,
Ve kalemimi, ve saatimi,
Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar
Hoşçakalın, hoşçakalın...
Dostum bana, sevdam bana,
Soluğunu geçir bana,
Uyku tutmuyor gözüm,
Anılar sıraya girdi.
Gel anne süt içir bana.
Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar,
Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar,
Yedi bölge, dört deniz,
Yedi iklim, altmış yedi şehir,
Okullar, mahalleler, köprüler, tren yolları...
Deniz kıyıları, balıkçı motorları, takalar,
Asfalt yolları boyu dizilmiş fabrikalar,
Ve işçiler ve köylüler...
Hoşçakal ülkem
Hoşçakal anne, hoşçakal baba, kardeşim,
Hoşçakal sevgilim, hoşçakal dünya,
Hoşçakalın dünyanın bütün halkları,
Sınırlı olmayan mekâna,
Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben;
En sevda halimle, en yaşayan halimle,
Gidiyorum dostlarım,
Hoşçakalın, hoşçakalın...
Beni yaşamımla sorgula iki gözüm,
Beni yüreğimle, beni özümle,
Bilimle anla beni, felsefeyle anla beni,
Tarihle anla beni,
Ve öyle yargıla. '
Ersin Ergün
'...
...
Düştüm bir ince suyun peşine
Adımlarım patikalara göre
Yoldaşım çoban ateşleri
Hükmüm bir avuç küle..
Su dediğim imbik kaçkını üç beş damla
Yeşertmeye gidiyor koca bozkırı
Oysa daha ilk adımda dönüyor buğuya
Salkım söğütler inliyor hızar acısıyla
...
... '
Tahir Abacı
şiir örgüsel açıdan ve nitelikli ifadeleriyle
düşünce vadisine çekeliyor insanı..
vurucu bir finalle, bitmesini istemediğimiz
bir şarabın tadını damaklarda bırakıyor şiir..
'eskiden taşa bakmak, bir hüner meselesiymiş'
bu dizeyi kalbime sakladım Mansur...
bugün 6 mayıs 2012
'Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye'cilerden
Deniz Gezmiş,Yusuf Aslan,Hüseyin İnan'ın idam yıldönümleri..
1970 insan devirmesinin kararıyla ,banka soydukları için,
idam sehpasına yürüyen ve çıkan Deniz Gezmiş'in
son sözleri;
'Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye'
'yaşasın Türk ve Kürt halklarının Kardeşliği'
'Kahrolsun amerikan emperyalizmi'
sonra çingeneye bırakmadan altındaki tabur eye vurur...
Senatoda,idam oylamasında
Sayın İsmet İnönü ret oyu vermiştir ve yaşamıyor.
Sayın Bülent Ecevit ret oyu vermiştir ve yaşamıyor.
Sayın Süleyman demirel evet oyu vermiştir ve yaşıyor.
idama karar veren ihtilal yönetiminin mahkeme komutanı,hakim ali elverdi geçtiğimiz yıllarda yemek yerken ,yemeğin nefes borusuna kaçması sonucu
boğularak ölmüştür.
yaşasın tam bağımsız Türkiye bilinci sonsuza kadar..
saygı ve sevgilerimle..
ipek bir heceyle açmıştık tarihin penceresini
adı hiç duyulmayacak tuzaklardan öğrenip
adı hiç duyulmamış tuzaklarda uyuduk
Mansur insanın beynini yaprak yaprak açıyorsun tekrar okusun diye hayatı.Yüreğine sağlık
Bu şiir ile ilgili 18 tane yorum bulunmakta