Kendini Terkettin Şiiri - Özgen Öz

Özgen Öz
152

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Kendini Terkettin

Yoksun…

Yoksun;
Sen uzak bir şehirde
Bilmem kaç zaman oldu
Sensiz yıllar geldi de geçmek bilmedi.

Yoktun;
Oysa nasıl geçer ki zaman
Nasıl geçti de ben
Bıraktığın o yerde,
O saatte,
Öylece kaldım…

Yine o yerdeyim;
O öylece bıraktığın halimle.
Her şey aynı, tastamam.
Yine o masa,
Yalnız o senin için aldığım gül,
Kurumuş gazel olmuş,
Ve kadehinde bıraktığın şarap,
Dudak izlerinle kurumuş.
Hiçbir şeye kıyamadım,
Yerinden kaldıramadım.
Ve ben oturup her gece o masaya,
Yokluğunu göğsüme sarıp,
Hıçkıra hıçkıra ağladım…

Off…
İçtiğim bu kaçıncı kadeh?
Yokluğunda ciğerlerime mühürlediğim
Kaçıncı sigara?
Mevsimler nasıl geldi de geçti,
Onu dahi hatırlamam…
Kaç bahar çiçekleri
Güneşe gölge verdi de
Kokusuna uyanamadım, bilmem.

Hani…
Sen gittin.
Ve gidişinle yalnızca kendini değil,
Beni de terk ettin…

Off…
Ne kadar acımasız dünya,
Ne kadar tuhaf bu içimdeki kavga;
Bırakıp gittiğin, terkettiğin kendini
Bir an olsun, bir nefes arası da olsa
Terkedemedim…

Belki sınadım kendimi
Zamansız bir yolculukta,
Dünyanın bir ucuna ikimizi yazdım.
Ve ben hep sadece
Bir aşka,
Bir de sana inandım.

Yalnızlıkla ördüm gecelerimi,
Hüzünle boyadım sabahlarımı,
Adını fısıldadım rüzgâra,
Seni çağırdım yıldızlara…
Ama sen…
Sen hep uzak bir şehirdeydin,
Ve ben her defasında
Sana ulaşamayan bir el gibi kaldım.

Zamanın içinde kaybolan bir gölge gibiyim,
Adım yok, yüzüm yok,
Sadece seninle dolu bir hatıra…
Her hatıra, her dokunuş
İçimde hem bir ateş hem bir deniz…
Ve ben hâlâ,
Yalnızca seni bekliyorum.

Çünkü aşk, bir şehrin sokaklarından değil,
Bir insanın kalbinden başlar…
Ve benim kalbimde,
Sadece senin adın var.


Özgen Öz
Kayıt Tarihi : 13.3.2021 01:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Yoksun; Sen uzak bir şehirde, Ben ise zamanın içinde kaybolmuş bir yolcuyum. Bilmem kaç zaman oldu, Sensiz yıllar geldi de geçmek bilmedi… Her gün aynı saatte, aynı köşede Senin yokluğuna dokunuyorum, O anda kalmış gibi, zamana meydan okuyorum. Yine o yerdeyim; O öylece bıraktığın halimle… Her şey aynı, tastamam: Yine o masa, Yalnız o senin için aldığım gül, Kurumuş bir gazel olmuş artık. Ve kadehinde bıraktığın şarap, Dudak izlerinle kurumuş, Bense hiçbir şeye kıyamadım, Hiçbir anını yerinden kaldıramadım. Her gece o masaya oturuyorum, Yokluğunu göğsüme sarıp, Hıçkıra hıçkıra ağlıyorum… İçtiğim kadehler sayısız, Ciğerlerime mühürlediğim sigaralar birer birer Geçip giden mevsimlerle yok oluyor. Kaç bahar çiçeği güneşe gölge verdi, Kaç yıldız kaydı gecelerimde, Bilmiyorum… Sen yoktun. Ve sen gittin… Sadece kendini değil, Beni de terk ettin. Bıraktığın boşluk, Bir nefes arası da olsa dolduramadığım bir uçurum… Belki sınadım kendimi Zamansız bir yolculukta. Dünyanın bir ucuna ikimizi yazdım; Seninle, aşkımızla, hatıralarımızla… Ve ben hep sadece Bir aşka, Bir de sana inandım. Zamanın sessizliği içinde yürüdüm, Geceler boyu yıldızlara adını fısıldadım, Rüzgâra çağırdım seni, Ama hep uzak bir şehirdeydin… Ve ben, sana ulaşamayan bir gölge gibi kaldım. Her hatıra, her dokunuş İçimde hem bir ateş hem bir deniz… Ve ben hâlâ bekliyorum; Çünkü aşk, bir şehrin sokaklarından değil, Bir insanın kalbinden başlar. Benim kalbimde ise, Sadece senin adın var. Zamansız yolculuk devam ediyor; Senin yokluğunda, seni sevmenin sessiz ve sonsuz izinde…

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!