Kaç gece uykusuz geçti şu ömrüm,
Gönülden gönüle yol bulamadım.
Sırlar dünyasında bitecek ömrüm,
Kapıyı açacak kul bulamadım.
Arasat’ta kaldım mahşer yeriydi
Zile Bağları'nda bülbüller öter,
Ötme bülbül ötme figanın yeter!
Bu hasretlik bize ölümden beter,
Ötme bülbül ötme figanın yeter!
Zile Bağları'nda sözlerim kaldı
Karlı dağları aşarım
Yokuş aşağı koşarım
Yari görünce coşarım,
Demedim mi, demedim mi?
Buğdayı arpaya verdik
Aradığın sevginin ateşinde yanarken,
Dört kitabın üstüne ben de yemin ederim!
Bir girdapta kaybolduk geleceği ararken,
Dört kitabın üstüne ben de yemin ederim!
“Dağları ben yarattım! ” diyerek geziyordun
Diyorsun ki; Adam, bugün aç kalır
Sabah çaylarını içtimde geldim.
Yolları kapalı, nasıl gelecek?
Tahta köprülerden geçtim de geldim.
Buğday tanesine murat eyledim
Felek baltasını taşa vurunca
Seninle yaşamak zor dedi gitti.
Sevmedin mi beni, diye sorunca?
Bu mekanlar bana dar dedi gitti.
Fırtına borayla geçti ömrümüz
Sabahları esen seher yelleri
Bahçemi süsleyen yaban gülleri
Muhabbete doyum olmaz dilleri,
Gönlümün sultanı sen olsan yeter!
Ocakta kaynayan kara kazanlar
Boş yere ağlama, boş yere yanma
Gönlünde yanan çırayı gördüm.
Boş yere aldanma, boş yere kanma
İçinde çoğalan yarayı gördüm.
Diyorsun kaderim yandı yanacak
Kuyularda Yusuf'uz
Ateşlerde İbrahim
Kerbela'da Hüseyin
Denizlerde Yunus'uz
Firavun'a Musa'yız.
Allah'ın izni ile;
Aşkın ile yanacağım,
Kucağına düştüm sana!
Sözlerine kanacağım,
Bugün yine küstüm sana!
Çileleri ben çekerim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!