Bulgaristan doğumlu, ilk okula Kıbrıs'ta başlayıp daha sonra, Türkiye/ Lüleburgaz ve ardından liseyi bitirene kadar Çerkezköy'de devam etmiştir. Üniversiteyi; Şarap Üretimi Teknolojileri ve Bağcılık, ardından da İktisat Fakültesini bitirerek devam ettirmiştir. Halen Çerkezköy'de ikamet etmekte olup, ilk kitabını 2011 yılında, İkinci Adam Yayınlarından çıkarmış, halihazırda bir roman ve sinema filmi yazmaktadır...
evet rona!
bu gece tam iki yıl oldu
ve amerika göründü diyen bir çocuktan
farksızım inan resmini elime aldığımda
nasıl beceriyorsun bunu?
hiç değişmeden öylece kalmayı?
birden bire çıktı karşıma
sanki bir başkasının yaşantısından, aklından çıkar gibi
düpedüz ve ansızın, soluk bile almadan, yani içinden çıkar gibi dışına çıktı.
böyle beklemiyordum! güneşimin önünde durdu ve gölgesi düştü ardına
ardına ben düştüm, ardına biz düştük
biz zaten düştük, kısaldıkça kısaldık
her yolculuk erkendir gitmek için
her kalkışta kalkmaya hazır bir el
biz olmak istediğimiz yeri arıyoruz; ikimiz
bir yosmanın gözlerindeki hayatı kurtarmayı
korkular hep karanlık bir yerinde güneşin
-başımız sağ olsun dedi
(sesi bir diyapazon gibi titreyerek
dalındaki yıldızları kaybetti bir an gökyüzü
kâinat çıkılması zor bir kara deliğin içine girmişti artık
sesi eski ve yağmurlu bir sonbahardan geliyordu
gözlerinde buğulanan bir eylül lekesi)
ve yalnızlık
ve kahrolası şu 've' bağlacı
hep bir şeyler ekleniyor hayatıma
olur olmaz şeyler
mutsuz/ ilkel anlarıma dair
Kuşaklar çatışmasında kaldık. Kimliğimizi genç bir çocuk
üstlenirken, aklımızın erdeminde bilinmeyene açılan kapılar yer eti. Nitekim o kapılara da ulaşamadık. Nümayişlerle bezenmiş bu dünya ne yazık ki bizi aldattı. Bir yerindeyiz hayatın şüphesiz çünkü adımlarımız karışıyor birbirine. Ne yana dönsek aynı yüzler, aynı sesler ilişiyor kimliğimize.
Acaba ‘dünya mı kaçtı gözüme? ’ neden çok sesli düşünüyorum. Sende dikkat etin mi? Yazamaz olduk. Çektiğimiz acıları hep bir çeken, tutuğumuz köşelerde de hep oturanlar oldu. Konuştuğumuz kişilerden tut da, sevdiğimiz kadınlara kadar her şey aynı. Aynı bedenleri seviyoruz yıllardır.
Sen sarışın seviyorsun, ben esmer. Sen kırmızı giymesini
istiyorsun belki, ben maviyi yakıştırıyorum üstüne, ne
fark eder? Aynı gözler için gönül gezdirmedik mi? Sansürlü
bütün yollar eylüle çıkıyordu/biz kasım daydık
o ıslanmış nisandan geliyordu/üzerinde yırtık bir yağmurluk
az sonra perondan bir tren kalkacaktı/o da aralığa gidiyordu
sen sarhoştun/anlamıyordun
sanıyordun bütün meyhaneler/sadece kasımda açık
haliç’te bir sevdaya tutulmuşum o sıra!
sandalcılar çekiyor eski bir osmanlı’yı
deniz göğüslü o kadının rahminden
bense yeni anlıyorum/neden
kız kulesini böyle evladı gibi bağrına basana
anadolu diyorlar...
-I-
kaçıyorum
italyan kadınlar karıştırdı istifimi
ah! istemiyorum
levanten rüyaları gizlenmiş kirpiklerine
günlerden bir pazartesi
duyduğun ve bildiğin kadardı her şey
seni artık görmeyeceğim
içine saklandıkça bir deniz kabuğunun
senin duymayacağım demek
aslında o kadar özledim ki
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!